Gece çöktü ya üstüme,
yıldızlar bile bilmeden bastı canıma.
Düşün,
bir gökyüzü bile sen yoksan kararıyor.
Ben neyle aydınlanayım?
Kalbim,
herkesin unuttuğu eski bir ev gibi şimdi.
Kimse girmez, kimse bilmez,
ama hâlâ senin eşyaların duruyor içinde.
Bir tokası düşmüş saçının,
bir kalmış cümlesi dudağının ucunda.
Toz tutmuş ama hatırlıyor hâlâ sesini.
Sen gülünce bahar geldi başkasına belki,
Ama ben hâlâ sonbaharım.
Kuruyan yapraklar gibi ses veriyorum içimden,
duyan yok.
Sadece ben biliyorum ne kadar kırıldığımı,
ve hâlâ seni sevmekten utanmıyorum.
Kayıt Tarihi : 31.5.2025 23:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gece üstüme çöktüğünde, dünya sessizliğe büründüğünde, yıldızlar bile anlamadan canımı sıkıyordu. Gökyüzü bile sen yoksan kararırmış; oysa ben neyle aydınlanacağımı bilmiyordum. İçimde, artık kimsenin hatırlamadığı, terkedilmiş eski bir ev vardı. Tozlu, soğuk ve sessiz… Ama hâlâ senin kokun vardı o odalarda. Saçından düşen küçük bir toka, dudağında kalmış o yarım cümle... Her ne kadar yıllar geçse de, hatırlıyordu sesini. Sen belki başkasının baharı oldun, yeni bir başlangıcın ışığı... Ama ben hâlâ sonbahardaydım. Kuru yapraklar gibi kırılıyordum içimde, çıtırtılarını duyan yoktu. Yalnızca ben biliyordum ne kadar kırıldığımı, ne kadar yıprandığımı. Ama en önemlisi, hâlâ seni sevmekten utanmıyordum. Bu sevgi, solmuş bir yaprağın üzerindeki son damla çiy gibi, kırılgan ama gerçekti. Ve ben o gerçeği saklamaktan vazgeçmemiştim.
Normalde sadece şiirlerimi atıp çıkıyorum, ilk kez okumak istedim şiirinin adını görünce. Doğrum tarihini görüncede çok sevindim. Umarım hayal ettiğin şeyler her zaman karşına çıkar. Tebrik ederim hem seni hemde kalemini.
Çok teşekkür ederim
TÜM YORUMLAR (2)