Ben ne Venedik’te bir Gondolum,
Ne de Roma da bir aşk çeşmesi
Senin aradığın sanırım bir yaz hevesi,
Prag’da bir cafe’de bir gönül eğlencesi...
Benden kalelerimi istiyorsun....
Güzel bir kadın gibi,
Uzanmış sere serpe
Avrupa’dan Asya’ya vuruyor nefesi de...
Mavi gözlü bir şehirsin sen...
Yeryüzünde yok gözlerinin eşi de...
Yazık
Tükenmiş sevdalar
Yazık ki o en yüce duygu aşk
günübirlik sevişmelerin üzerine çengellenmiş
yalancı dokunuşlar şimdi
duygusuzca arsızca köhnemiş kirletilmiş aşkın rengi
Nedir ki?
Adsız parmağa takılan
bir halka
Aşk onu efsunlamamışsa...
uyanın ne olur
uyanın birlikte uyanalım bugün
hepimiz
sen de uyan sen de...
aç o gözlerini de bir bak şöyle
kendine, ona, bana hadi bak hepimize...
Sesini içiyor kulaklarım
Duru bir su tadında damla damla
Sözcüklerinin altında derin anlamlar aramaktayım
Belki bir giz saklanmıştır damağına
Dilinin ucunda bir tek senin bildiğin bir çıkın
Açılmamak için sıkı sıkı tutunmuştur dudaklarına
Ötelediğimiz kavuşmak şimdi
Ansızın olsun istemiyoruz mu ne?
Her ayrılık, ayrılık değildir sevgili
Bir kor yanmaya başlar yeniden bittiği yerde
Yan yana geldiğimiz anlar,
Dağınık zamanlarda
Harcadık aşkı
Hesapsız
Şimdi ellerimizde
Bir avuç anı
Feryatsız...
Şiirler denizinde rastladığım doğru düzgün az sayıda şairden biri olan Yazganarıkanın şiirlerinde, sade bir dil, orijinal ifade tarzı ve ne söylediğini bilen bir şairin sesini buldum. takibe, okunmaya değer olduğundan bu notu eklemeye karar verdim. Başarılarının devamlı olmasını diliyorum. Selamları ...