Kaçıyorum maziden geleceği duya duya…
Bırakmıyor aniden, bu diyarlarda dura dura…
Sonsuz nutuk atsam da zira fayda etmez ahvale,
Kimi insan gördüm; laf işlemez, diğeri diğerinden avare…
Kaçıyorum ben, raftaki hatıralardan,
Geceleri, kapı gıcırtılarıyla ses bulurdu çaresizliğimiz.
Sitemini en iyi, onların sesiyle dile getirirdi kimimiz.
Titrerdi ışığı mumun, biz de titrerdik...
Ne garipti bu; titreyen ışığın altında bile, ısınmaya çalışırdı birimiz.
Herkes içerken kana kana bu dünya pınarından,
Sense sus, öyle bak bir kenarından.
Suyun sesini dinle ve duyduklarını yaz.
Çok mevsimler geçer üzerinden de yine değişmez bu, hep bir kenarın açıktadır.
Yer değişse, yel değişmez; hep bir kenarın ayaz...
Hayat böyle, elden bir şey gelmez.
Öğretmenini anlat bana!
Onun da toprakta kökleri, gövdesi, yaprakları olsun.
Onun da dalları olsun, meyveler veren…
Öğretmenini anlat bana!
Biz tohumsak, tohum…
İçimdeki en derin duyguların dışarıda en derin hissizliğindeyim...
Köpürüp dururken ömrün demleriyle güzüm,
Zamanın sersemliği vurmuş kafama, gönlümün sessizliğindeyim.
Kim bilir benliğim nerde, ben kimdeyim...
Kimliğim nerde?
Umut belki diğer sayfadadır diye okumadığım kitap kalmadı.
Bundan sonra düzelir her şey, diye diye ömürde bu benden kalmadı.
Değiştim... Değiştim...
Değiştim, diye diye değer değmezlere değe değe...
Gömüldüm bir hülyaya ki bu hüzünlü beden, bu gamdan bir dem almadı.
Öldüm, öldüm...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!