Düşümde bir elin karanlığın içinden bana doğru uzandığını gördüm,tanıdık bir eldi bu,dokunsam tüm acılarımdan kurtulacağımı sandım,ona doğru gittikçe karanlık artıyor el uzaklaşıyordu,yaktım şehrin tüm ışıklarını,güneşe odun atıp dahada harlandırdım, aya ve yıldızlara cila çekip parlatmama rağmen, karanlık aymıyordu,derken ermenice bir ninni duydum,muhteşem bir sesten,yüzüme ılık bir rüzgar dokundu,sonra sardı bütün bedenimi,ve karanlık aydınlandı,koştum o ele dokundum,el kupkuru bir çöle dönüştü,ben gezmekteyim o çölde,vahalar seraplar görmekteyim,açlıktan susuzluktan ve yorgunluktan tam öleceğim derken,o muhteşem sesi duyuyorum,bazen Türkçe bazen Kürtçe bazen Ermenice şarkılar...direncim artıyor yeniden hayata bağlanıyorum,fakat ben ebediyen artık bu döngüde bu çöldeyim....
Gökyüzü maviyse,sonsuzsa,güneşse,aysa,yıldızsa,ve bulutsa bunda senin gözlerininde payı var...sen sabaha gözlerini açmış olmalısınki,bir ipekkuyruk kuşu kondu dalımıza..
Gölgesi olabilseydim eğer dünyaya kökleriyle tutunmuş ve göğe eyvallahsız yükselen bir ağacın,işte o zaman severdim belki bu dünyayı.
o hüzünlü gözlerinizde evvela bir güzel siyah vardır ve bir güneş,bin yıldız,bir bulut,bin yağmur ve bin kar tanesi..ve uzun bir yol ve ayrılık ve kavuşmak vardır..hüzün hiçbir yüzde bu kadar heybetli görülmemiştir..ve saçlarınız uzun zamandır sevgiyle,aşk ile örülmemiştir.
Uyan; ey sabanın melikesi,mervani’nin prensesi,insan soyunun padişahı,kürdün kartal yürekli kraliçesi,dört iklimin sultanı,yılkı atlarının soylu binicisi,umudumun sesi,ritmi,melodisi...nasılda yetersiz kalıyor seni anlatmaya bütün ünvanlar,seni sana anlatmaya nasılda çaresiz kalıyorum..bağışla..uyanıp ekersen Anadolu’nun bağrına barışın,kardeşliğin,özgürlüğün ilk tohumlarını,gökten inecek gül bulutları ve topraklarımızda sonsuzluğa dek yeşerecekler.
sen bugün uçakta gökyüzündeyken ben gökyüzüne daha yakın olabilmek için ayak parmaklarımın üzerinde durup,kolumuda yukarı doğru iyice gerdikten sonra gökyüzüne el salladım bilesin selin,ve sonra dedimki güle güle edelweiss çiçeğim...
Gülüşün,bir güzel şehirmidir henüz keşfedilmemiş,yoksa yelkenlimidir denizlerde süzülen,zümrüdü ankamıdır fersah fersah yükselir,yoksa patikamıdır araratta dolanan,belkide bir Nehirdir ülkeler boyu..belki Engin bir ova,belki yüce bir dağdır,yada Muş sırtlarında üzüm veren bir bağdır..bir yetimin başını okşayan şefkatli el veya sıcak yaz günü yumuşacık esen yel.
Sen bana sağırsın o yüzden duymazsın feryadımı,çığlığımı,yüreğimin ağrısını ve şarkılarımı ve dualarımı.sen bana Körsün o yüzden görmezsin perişan hallerimi, görmezsin arta kalan bir duvar gibi yıkıldı yıkılacak oluşumu.sen bana dilsizsin,akılsızsın o yüzden okuyamadın ve anlayamadın şiirlerimi.hadi gülümse başkasına..
Başarabilirsem uyumayı seni rüyamda görmek isterim o omuzlarından bir tılsım gibi inen saçlarına dokunmak ve parmaklarımla iyice tarayıp, saç uçlarına Güller nergizler papatyalar,çok uzak diyarlarda batmakta olan bir güneş ve milyonlarca yıl uzaklıktaki bir yıldızı takmak isterim....uyandırmadan gözlerinden öperdim kadın.
Belki bir çok kavgayı engellemek mümkün değildir,ama siz güzel gülüşünüzle uyanırsanız bugün sabaha,belki kelebeklerin kavgasını durdurabiliriz.Tebessüm ettiğinizde burnunuzun kenarına düşen kırışıklığı görmek ömür uzatır,ama sırf onun için kelebekler ölüyor yüreklerde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!