Bin dokuz yüz on dokuzda, Fransız
Ermeni ile anlaştı.
Maraş toprağını çiğneyip
Karış karış paylaştı
Al bayrağıma el uzatıp
Sınırları aştı
Ne var.! Ne yok.!
Hem var hem yok.
Yokluğun neresinde?
Varlığın ortasında.!
Varlık nedir?
Varlık ölümdür.!
Dam başında uçurmuşum kuşları
Gök yüzünde yitirmişim düşleri
Kuş yüzünden kaçırmışım işleri
Güvercinler benim ömür yoldaşım.
Yükseklerde semah ile dönerler
Beyhude dönersin pervane gönül,
Aşkın çerağ’ında yanıyor musun?
Menzile varır mı azade ömür,
Marifet bendedir sanıyor musun?
Marifet yarda mı yoksa bende mi,
Ülkemdeki talancıdan
Çalıp çırpan yalancıdan
Batık banka hortumcudan
Nefret ediyorum nefret..!
Borsalarda vurgunlardan
Ne yer ne içerim nasıl yaşarım
Bir merak eyleyip sorsana güzel
Hangi şehirlerde yollar aşarım
Azıcık aklını, yorsana güzel.
Evim barkım nasıl hanlar gibi mi
Gecenin en koyu renklerini sağdım
Sabaha kadar...
Damıtılmış nefeslerim
Kor ateş oldu içimde
Ve kırdım zincirleri
Neye yarar?
Razıyım hisseme düşen payıma,
Karun’un serveti gelse istemem.
Nurunun gölgesi düştü ayıma,
Gönlüme güneşler, doğsa istemem.
Ömür beldesine Leylalar dolsa,
Ne olur sevdiğim sen ol bana yâr
Kolların boynuma gel ne olur sar
Senin benim için çok önemin var
Mesela şimdiden öl de öleyim.
Gönül feryadımı duyuyor musun?
Öyle bir duygu var içimde yanan
Bütün benliğimi yakıp kavuran
Kader ağlarıdır ruhumu saran
Bir garip aşığım, hor görme beni.
Sevdanın amansız dertli yolunda




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!