Kanatlarındaki güzellikleri kıskanıyorlar bakışlarımdan.
Oysa ben, güzelliklerini övmüştüm,
Şiir yazdığımı sanarak cümlelerde.
Yağmurlu havalarda hep böyle hüzünlenirim ben.
Kalbimin derinliklerinde ararım hayatın mânâsını.
Her devrik cümle, can hıraş bir feryada dönüşüp
çıkar, boşluğun özgürlüğünde sınar kendini.
Yağmur kuşları mavi elbiselerini giymişti gökyüzüne nazire yaparcasına yağmur öncesi.
Ne kadarda manâ arıyorum şu sonsuz evrende,
kuş kadar beynimle, sırları çözecek gibi.
Mutluluğun arayışını gözler önüne seriyor ya, bahar.
Gül dalında gonca olmuş çiçekler açmaya meyilli.
Onlara cesareti veren günün sıcaklığı değilmi?
Duvardaki saat yok oluş gerçeğini
sayıyor zaman kadranında.
Avuntuları aldım sol yanıma.
Süzülüyorum zaman dehlizinde.
Uçsuz bucaksız bir yer burası.
Kül dökmüş kedi yalnızlığındayım.
Pas kokan bu dehlizde, tanımadığım yüzler var.
Tüm renkler silik, mat bir yalnızlık, konuşamıyorum.
Akşam karanlığı çökerken çözülüyor kelimeler boğazımda, gözlerimden iki damla yaş süzülürken
Hüzün çukurunun gözden akan damlalarla vuslatında tüm yaşananları boğuyorum iki damla yaşta.
Kendi iç savaşlarımda yenilgileri yanılgılara bağlamanın avuntusu yankılanıyor kulaklarımda.
Iyi ki, sesiz bir köşedeyim, iyi ki her şeyden uzak.
Kayıt Tarihi : 7.4.2025 08:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!