Bir buse kondurdum penceremin gün ışığına.
Çay demledim ısınma bahanesiyle.
Daldım, uzaklardan gelen biri varmışcasına.
Sessiz sonsuza, dipsiz derinlere.
Çıkarmasın beni kimse,
Kimse bozmasın dalgınlığımı, dağınıklığımı.
...
Bir an duruyor zaman.
Hisler, düşünceler, kavgalar, şarkılar.
Her şey durağan her şey yoklaşıyor.
Beden burada, aynı köhne koltukta,
Fakat zihin cebelleşiyor boşluklarla.
...
Ve flulaşıyor nesneler,
Hepsi bulanıklaşıyor.
Perdeler, camlar, yollar, kuşlar.
Biraz daha dalıyorum.
Girdabın karanlığını hissedercesine,
Karanlığın girdabında koşarcasına.
...
Bakmak istemiyorum arkama,
Arkamda kalanlara.
Tanımak istemiyorum yanımdakileri,
Yanımdan geçenleri.
Yetişmek istiyorum öndekilere,
Önden gidenlere.
...
Kayıplığıma ilan kala,
Bir kuş daha konuyor.
Islanmış penceremin, çatlamış mermer taşına.
Kanatlarının hoyrat sesi bozuyor sessizliği.
Kurtulmuş yelkovan,
Akrebin kıskacından.
Netleşiyor nesneler, serpişiyor etrafa.
Devam ediyor şarkım; ...elfida
...
Saat bir, dokuz Ocak.
Sarıyorum fincanımı, parmaklarımın arasına.
Ellerim üşümüş
Çayım hala sıcak... xxM.
Kayıt Tarihi : 17.6.2017 22:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bir sonbahar günü, yağmur damlalarının tutunduğu camdan dalmış dışarıyı izlerken döküldü kalemimden...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!