Bilirim;
Bir kavağım sence.
Hem de işe yaramaz bir kavak,
Upuzun,
Ve yusyuvarlak.
Ama bildiğim bir şey daha var ki;
İşe yararım günü gelince,
O gün değil çok uzak.
İşte gelince o gün,
Keserler de beni
Yıkılırım boylu boyunca.
Ama
Ne canım yanar balta darbelerinden,
Ne de üzülürüm yıkıldığıma.
Küçücük de olsa
Bir ah çekersem,
Namerdim.
Üzülmek şöyle dursun,
Sevinirim.
İşte gelince o gün,
Önce lime lime doğrarlar,
Sonra kıyarlar kıymık kıymık.
Kibrit yaparlar beni.
O işe yaramaz koskoca benden,
Sayamayacağın kadar çok
İşe yarar benler çıkar.
Sonra doluşurum kutulara,
Kırkar kırkar.
Dağılırım evlere kutu kutu,
Kutuların içinde mutluluklar.
Kibrit olurum,
Işığı mayalarım,
Bir köşede unutulmuş köylerdeki,
Karanlık evlerin
Gaz lambalarına.
Ders çalışırlar o ışıkta,
Gözleri uykulu,
Elleri nasırlı çocuklar.
Kibrit olurum,
Isıyı mayalarım,
Pencereleri camsız,
Kapısı hasır evlerin,
Teneke sobalarına.
Isınırlar o sobalarda,
Parkası yırtık,
Ayakları çorapsız çocuklar.
Ve bir tencere vardır o sobanın üstünde,
O tencerenin içinde
Kaynar umutlar.
Kibrit olurum,
Işığı mayalarım.
Kibrit olurum,
Isıyı mayalarım.
Mutlu olsun diye insanlar,
Yanarım.
Bilirim;
Bir kavağım sence.
Hem de işe yaramaz bir kavak,
Upuzun,
Ve yusyuvarlak.
Ama bildiğim bir şey daha var ki;
Kibrit olurum günü gelince,
Sen o zaman benim keyfime bak.
05.02.1997
Sadi AtayKayıt Tarihi : 10.7.2009 20:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!