vakit sır
gün yokluğun öncesi
göğe üç el ateş etti Kerra!
gözlerim ezelden kör dedi rüzgara
hangi dua ipine tutunsam
o eşikten geçemedim
yeniden doğmak istiyorum aşkın semahıyla
ezel-i nuru kaybetmedim daha
kirpiklerimin
Züleyha karasından düşen kuşları aşkına
kibir yutmadım hiç içime ruhumu satacak kadar
duydun mu ya hû
ne kabahat işledim de dilinin çatlağından düşmez adım
hiçbir düş yarım kalmaz diyordun bana
kimlerin ahın da yandık
kimden gitmen gerekiyorsa kurtar yakanı
sök at içinden kuşkuyu
öylesine ağlamaklı öylesine endişeli
cuma ile selâ arası gibi kaldım
yetiş
ölüm bir dudak payı
ruhumuz ikiye ayrıldığından beri
yüzyıllarin hasretiyle bekledim seni
ateş çürüyünce köz olur diye
suyun kalbinden söktüler bedenimi
dur
diyemedin
sus
diyemedin
o güldür
diyemedin
saçımın siyahına karıştı kaşımın kıta'sı
nicedir toprağa vuruyor kanatlarımın gölgesi
sana nefes değilsem
beni bana bağışla
korkunca ve ağlayınca aynı bakar insanın gözleri
ah ben kime ne anlatıyorum ki
ey benim yüreğimin kıblesi
su aşkına
ateşe hû diyerek bul beni
ateş usulca fısıldadı suyun kulağına
sende ölürüm Kerra yapma!
yüzün ki ayın şavkı
gördükten sonra seni dilime kemik inşa ettim
ey gözümün nuru
sakla beni perçemine
gurbetimin sürgünüyüm
beklemek kar yanığı sızı
öğle karanlık kuyu ki
ruhumu yeniden giyinmek çok zamanımı aldı
diril bin kez aşk ile
belki değmez yüzünün gölgesi bir kez yüzüme
dokunmadan elin tenime
yıka beni hû zikrinde
gözlerin çığlık
gözlerin derin derya
hep telaşlı
hep ürkek
içi küllenmeyen fırtına
yaklaş ruhuma Kerra
har- ı aşk'ı ile nefesimin
Katre-i aşk doğsun dudağına
Kayıt Tarihi : 15.12.2016 16:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)