İnsanın hayatı, zaman zaman karanlıklarla dolu olabilir. Bazen içsel bir boşluk, bazen dışsal zorluklar insanı derin bir kuyunun karanlıklarına sürükler. Fakat, karanlıklar ne kadar yoğun olursa olsun, gerçek kurtuluş yalnızca Allah’tan gelir. Kur’an-ı Kerim’de, bir insanın karanlıklardan nura çıkabilmesi için Allah’a yönelmesi gerektiği vurgulanır. Allah, insanları bazen zorluklarla sınar. Bir kuyuya düşmüş gibi hissedebiliriz, ancak unutmamalıyız ki, o karanlıklar içinde olan bizleriz ve yalnızca Allah bizi oradan kurtarabilir. Enbiyâ Suresi’nde, Elçi Yunus’un karanlıklara düştüğü zaman yaptığı dua örnek gösterilir: "Ve Zünun'u hani kızarak gitmişti kendisine güç yetiremeyeceğimizi sanmıştı. O zaman karanlıklar içinde senden başka Allah yoktur seni tüm eksikliklerden tenzih ederim şüphesiz zalimlerden oldum diye seslendi. '" (Enbiyâ, 87). Bu dua, Allah’a olan teslimiyetin ve sadece O'ndan yardım dilemenin bir ifadesidir. Şirk karanlıklarını bilmeyen, nurun değerini de bilemez. Karanlıkların içinde sıkışmışsan, yalnızca Allah’a yönelmek seni o karanlıklardan çıkarabilir. Karanlıklar içinde kaybolduğumuzda, yapmamız gereken ilk şey, Allah’ın ipine sarılmaktır. Âl-i İmrân Suresi’nde, "Ve topluca Allah'ın ipine yapışın ayrılmayın." (Âl-i İmrân, 103) denir. Allah’ın ipine sarılmak, O’na teslim olmak ve tüm kalbimizle yönelmek demektir. Bu, bize karanlıkta kaybolmamamız için bir rehberlik sunar. Çünkü Allah’a sımsıkı sarıldığımızda, kuyuya düşmekten korunan bizler oluruz. Hac Suresi’nde de yine Allah’a sarılmanın önemine değinilir: "Ve Allah'a sarılın" (Hac, 78). Bu, dünyadaki tüm sıkıntılardan kurtulmanın, sadece Allah’a yönelmekle mümkün olacağını hatırlatır. Dünyanın yükünden kurtulmak ve Allah’a yönelmek, her zaman kurtuluşun bir yoludur. Zâriyât Suresi'nde Allah, insanları şirkten ve bozulmalardan kaçmaya çağırır: "O halde Allah'a yönelin şüphesiz ondan apaçık uyarıcıyım." (Zâriyât, 50). Allah’a doğru yönelmek, dünyadaki her şeyden sıyrılmak ve gerçek huzuru yalnızca O'nda aramaktır. Bu, bir hicret, bir dönüş işlemidir. Ankebût Suresi’nde ise, Lut Allah’a hicret etme kararı verdiğinde, şöyle der: "Lut ona iman etti. Ve şüphesiz ben Efendime göç edeceğim şüphesiz o güçlüdür, hikmet sahibidir dedi." (Ankebût, 26). Hicret, sadece fiziksel bir yer değiştirme değil, aynı zamanda kalp ve niyetin Allah’a yönelmesidir. İnsan, zaman zaman hata yapar ve bu hatalar insanı karanlık bir kuyuya düşürebilir. Ancak Zümer Suresi'nde, Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemenin ne kadar önemli olduğu vurgulanır: "De: Ey nefislerine karşı israf eden kullarım Allah'ın bağışlamasından umut kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz o çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. " (Zümer, 53). Bu ayet, Allah’ın affediciliğini ve rahmetinin sınırsız olduğunu hatırlatır. Kışın ortasında bahar yaratmak, Allah’ın kudretinin bir göstergesidir. İnsan ne kadar düşse de, Allah her zaman ona yeniden umut verebilir. Karanlıklar içinde bir çıkış yolu ararken, Allah’a yönelmek en doğru adımdır. Allah’a sarılmak, O’nun ipine tutunmak, ve her zaman O’na umutla yönelmek, insanı karanlıklardan kurtarır. Karanlıkların içinde kaybolan insan, Allah’a kaçarsa, O’nun rahmetiyle nura kavuşur. Dünyanın yüklerinden sıyrılıp Rabbine hicret eden kişi, huzura kavuşur.
Muhammed Rıdvan KayaKayıt Tarihi : 22.5.2025 13:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!