Kara Tren Şiiri - Kubilay Demirkaya

Kubilay Demirkaya
290

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Kara Tren

Ölü bedenimden ne bekler şu batık dünya...
Bırakmaz tek başıma rahatça yaşıyayım.
Perişanım, her bir an farklı gün gözler güya,
Yükleyin omuzuma çileyi, taşıyayım.

Boğuluyorum artık kof dünya batağında,
Vardan,yoktan,sudan,aştan pay düşer;bana ne!
Verseler çulluk diye örtmem üstüme, hattâ
Kefen bezi küf tutmuş yosunlardan da köhne.

Varmak istediğim hedef birkaç adımlık yer
Asır kadar uzak; yenilmez kaderim sarhoş.
Nasıl toplansın beden yer ayazı kan içer?
Aklım havada yorgun, umutsuzca başıboş...

Neden değişmiyor berbat hava soğuk yanın?
Dolur göz kapağımdan dondurucu bin sitem.
Kasırga hortumundan kuvvetli bir kazanın
Beni mi yutacak, yarılıp kursağına girsem?

Kudret gücüdür desem, ayaklar geri çeker;
Gitme der, düştüğüm derbeder okul peşine.
Şu pazar akşamında gökler bol kabus döker,
Gücüm tükenir, biter; küs der felek işine!

Akşam don yağmuruna arkadaş olduğum an,
Yerler ak; gördüğüm çıplak dağlar bomboz renkte;
Bir başıma söndüğüm dar vakti ruhum uyan!
Bela dolu bu gece bana doğru gelmekte.

Islak ayaklarım dayan, geçip gider soğuk.
Akşam kara tül giymiş, ürkek davranır hava;
Dilsiz kalmış bir mahkum şu üflediğim soluk,
Kork! Canı hırpalayan freng azarı çıkmış ava

Ne yapayım, od gibi yakar bedenimi kar,
Değer solgun çehremin gölgesine bu mevsim.
Zaten hoşlanmam senden incitici akşamlar
Beni uçur dur, sarılmak istediğim iklim.

Böyle yoksul talihimi nasıl sevmem gerek?
Ağır, haşmetli kabus başımda sessiz kaynar.
Keder canlı ferime zulüm etmekten el çek!
İçimde oluşan gam buzdan soğuk dert kusar.

Kopuyor şu an benden ruhumda her tanıdık
Haber vermeden gider bilinmez bir derinden
Uyumak için başımı koyduğum bez yastık
Sanki dünyayı kaldırıp atacak yerinden

Gördüm gümüş ay görünür oldu biraz önce
Serir ovaya parıltısını, her yan sönük
Kar üstünde yakamoz gözümde irkilince
Süt beyaz kaysağı hoş,kül rengi köpük köpük

Baktım, purslu havada karartı var: Ufacık
Olan cismin gözleri fal taşı gibi parlar.
Gittikçe yaklaştı; gök ince, uzun ve yarık
Aldatma! Sus ak çarşaf giymiş tozlu bulutlar.

Kara Tren, yol senin; süresiz vaktin sonu;
Unutmak yok dünyanın mukaddes bu semtini!
Taşlar çığ gibi yüksek, dik durur tünel burnu
Sihirli gök kubbeden saklar kar kümesini.

Fırtına dalga dalga kar üstünde dans eder.
Camdan aşar buz tipi, titrer ateşli başım;
Vagon sallar, çırpınır ayak altında yeller,
Ağlanacak halime yalnızca bakakaldım.

Ne biçim bir kaderin pençesindeyim acep
Düşmüşüm garip yolcu gibi Kars''ın yoluna...
Işık kümesi nokta nokta yanar kırda hep
Uzakta, virane Kars of çektiriyor bana...

Ey yüz üstü yatan şehir, bekle geliyorum
Kar, kış, kıyamet kopmuş koynunda; ne haber!
Bir zaman tünelinden sessizce geçiyorum.
Sana sahipsiz koşan anılarla beraber.

1985

Kubilay Demirkaya
Kayıt Tarihi : 23.5.2017 23:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!