Senin merhametine, muhtaç bir haldeyim şu an.
Varlığımın pusulası, yalnızca sana ayarlı,
Attığım her adım, senin yörüngene çıkıyor.
Bütün benliğimle, sana teslim olmuş durumdayım,
Başka bir yöne, sapacak mecalim kalmadı.
*
İşte dizlerimin üzerindeyim,
Onurumdan ve gururumdan,
Tamamen soyunmuş bir haldeyim.
Gölgenin başladığı o noktada duruyorum,
Bir lütuf, ufacık bir işaret dilenircesine.
Senden gelecek bir onaya, bütün bir ömrümü feda edebilirim.
*
Nazarın bana yazı getirir, sükûtun ise en amansız kışı.
Oysa, bir defalık bir yönelişinle, bütün çorak arazilerim yeşerir,
Bütün donmuş nehirlerim çözülür.
Lakin sen bana, bu çölü reva görüyorsun, bu dipsiz susuzluğu.
*
Ruhum kilitli ve pas tutmuş bir oda sanki,
Anahtarı ise, yalnızca sende mahfuz.
Bu esaretin duvarlarını, kendi irademle ördüm,
Bu zindanın hem gardiyanı, hem de en sadık mahkumu yine benim.
Kurtuluşum senin iki dudağının arasında.
*
Ömrümün bütün hasadını,
Avuçlarımda ne biriktiyse, hepsini yollarına serdim.
Hayallerimi, dualarımı, geleceğe dair kurduğum ne varsa hepsini.
Senin kabulün olmadan, hepsi anlamsız birer çer çöp yığını benim gözümde.
*
Bunun, gelip geçici bir divanelik olmadığını, idrak ediyorum artık.
Bu benim yeni tabiatım, benim yeni gerçeğim oldu.
Ayaklarının dibine serilmiş bu gövde,
Ayağa kalkmayı unutmuş, kalkmayı aklından dahi geçirmeyen, mutlak bir adanmışlıktır.
*
Burada, tam da bu noktada bekleyeceğim mecburen.
Senin merhametin ya da hiddetin, beni bulana dek kımıldamayacağım.
Benim bütün cihanım senin adımlarının ucunda başlıyor ve anlıyorum ki yine orada son bulacak.
Kapına geldim, başka gidecek tek bir yerim dahi yok.
Kayıt Tarihi : 30.8.2025 18:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!