Nara atar göz yaşlarımın izleri
Dudaklarıma tuzdan önce tad gelir
Tadı kaçmasa yalana oruçlu gözlerimin
İzi sürülürmüydü yoksa
Elmacıklarımda hüznün kederin.
Hey aynadaki aksim
Işıksız pencerede kimi düşlersin
Siyahı karalamak aydınlığı getirmeyecekse eğer Zehrini akıt kaleminin
Mutluluğu ebelemekse
Bu aşk saklanbacın da niyetin
Diril kanburluğundan bak zaman haykırıyor İlerliyor yelkovanım akrebim
Hayır diyebilmek bir faziletse
Neden bu kadar bedenini kirlettin
Heyelanlı toprakta pervasızca direnen
Kök salmış inadına hayallerim
Kader sana;
İçinde saadette getiren bir zarfta olabilcekken
İçimdeki fitnem fitrem olsun diyip posta kutularına bakmayı niye reddettin
Yürüyen cesedimdeki sırları
Ayazdaki sis kıskanırken benim
Namusuna ak pak bir şal gezdirsem
Hak katında hangi günahını örter
Eriyen karı hep toprak mı emer;
Güneşin hiçmi payı yok derler
Üfleyip harlamış beni aşk kokan nefesin;
Bu yüzden şakaklarımdan dökülen
Kan terlemelerim
Hangi sözüm bastı bam teline;
Öyle ki fısıltılar gürültü yaptı beynimde
Sevdiğim sevdanın yüklemi kadar
Öznesine de göğüs ger
Kim dedi rüzgarı arkamıza aldık diye
Yıpranmış olsada bezi yelkenimizin
Elbet bir gün umut türkülerimiz
Acı ağıtlarımızı sükúta davet eder
Sabır olmuş besmelem
Dağınıklığım;
Bağrımdaki yanık kokusunun mahmurluğu
Eğer gidersen;
Ay ışığı bu sokaklarda hüküm giyecek
Olsun onunda beraati
Güneş doğana dek sürecek
Acıya banmak gerek yaranı
Öyle olmasa imtihan etmezdi
Yaradan yaradılanı
Sağımda ki meleğe
Çoban köpekliği yapan nefsim
Seninde hükümdarlığın ebediyete göçene dek...
Kayıt Tarihi : 3.4.2020 23:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
16.09.2019 sabaha karşı saat 07:30 da bitmiş olan ilk şiirimdir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!