Sokağın dili kalın, sesi kısık,
Bir çocuk “abi bana da simit al” diyor,
Ama biz kulaklıkla geçiyoruz yanından,
Spotify’da “toplumsal duyarlılık” listesi çalıyor.
Bir amca oturmuş köşeye,
Yüzü kırış kırış bir tarih kitabı gibi,
Ama sayfa açan yok,
Çünkü yaşlılık, zamansızlık gibi görülüyor artık.
Kahvehanede çay demiyle dert ölçülüyor,
Bir yudum umut, iki şekerlik yalan,
Masalarda oturmuş ülkeyi kurtaran adamlar,
Ama hesap hep garsona kalıyor.
Gençler duvarlara şiir yazıyor,
"Bu aşk bizi bitirdi" diyen grafitinin altına
Biri “asgari ücret” yazmış;
Haklı, çünkü ikisi de geçindirmiyor.
Pazar tezgahında limon 10 lira,
Satan da asık suratlı, alan da,
Ama ikisi de biliyor:
Bu işin limonla alakası yok aslında.
Mahalle bakkalının defteri kalın,
İçinde çocukların çikolatadan hayalleri var,
Ama ödeme tarihi hep "bayramdan sonra",
Hangi bayram bilmiyoruz.
Köşe başında bir kadın bekliyor,
Kendini değil, umudunu satıyor aslında,
Yoldan geçenler göz kaçırıyor,
Ama hepsi sessizce aynaya bakınca hatırlıyor onu.
Bir minibüs geçiyor dar sokaktan,
Üstünde yazı: “Anlatan yok, anlayan kalmadı.”
Camdan dışarı bakarken göz göze geliyoruz,
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz:
"Bu şehir yalnızları değil, yalnızlıkları büyütüyor."
Ve biz...
Kaldırım kadar sessiziz,
Çöp kutusu kadar doluyuz,
Bir kedi kadar köşeye sıkışmışız,
Ama hâlâ “her şey yolunda” diyoruz,
Çünkü “gülüyoruz ya, o yeter.”
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 02:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!