Delikanlı, hayatın ona yaşattığı acılardan ve sıkıntılardan bunalmıştı.
Evi yalnızca bir otel gibi kullanıyordu; genellikle günün tamamını çalışmakla geçirir, iş çıkışlarında ise kahvede ya da sokaklarda arkadaşlarıyla vakit geçirir, eve yalnızca uyumak için giderdi.
Günler günleri, aylar ayları kovaladı...
Bir gün delikanlı, sosyal bir platformda güzeller güzeli bir kızla tanıştı.
Kız, adeta gizemli bir kutu gibiydi. Matruşka bebekleri gibi, onu anlamaya çalıştıkça yeni yeni acılar çıkıyordu karşısına.
Delikanlı ise kıza büyük bir saygı duyuyordu.
Zamanla onu sevmeye, ona alışmaya başladı.
Artık her şeyi onunla yapıyor ve bundan büyük bir keyif alıyordu.
Hayallerinde, ona beyaz gelinlik giydirip kimsenin veremediği o mutluluğu vermek vardı.
Yoktu ondan başka bir düşüncesi…
Kız da çok yaralıydı.
Hayattan darbeler almıştı ama gülüşlerini kimseye soldurtmamıştı.
Gözü ne sağdaydı ne solda...
Tek istediği; bir evi, bir yuvası ve kendisini seven bir eşi olmasıydı.
Gözü parada, pulda, yükseklerde değildi.
Bir üniversitede çalışıyordu.
Yoğun olmasına rağmen delikanlıyı hiç ihmal etmiyor, her an sanki yanındaymış gibi onun varlığına şükrediyordu.
Delikanlı, hayatında ilk kez mutlu olmuştu.
Yüzü gülüyor, içi kıpır kıpır oluyordu.
Tüm gelecek planlarına kızı ekliyor, onsuz bir hayat düşünmüyordu.
Kızın ay parçası gibi yüzü, baldan tatlı dili, uzun ve sarı saçları vardı.
Delikanlı ise onu hiç görmeden sevmişti...
Bir gün delikanlı, iş yerinde mesaiye kalmıştı.
Kız da internette gezinirken bir ilan gördü.
Bu bir güzellik salonunun ilanıydı.
Türkiye’ye yeni getirilmiş bir iğneden bahsediliyordu ve bu iğnenin kişiyi on yaş gençleştireceği vaat ediliyordu.
Kız, hiç yaşlanmak istemiyordu.
Çünkü bir platformda yaşlı halini görmüş ve bu görüntü onu çok etkilemişti.
Delikanlıya hiçbir şey söylemeden iğneyi yaptırmaya başladı.
Bir, iki, üç derken...
Kız yavaş yavaş sararıp solmaya başladı.
Delikanlı çok korkuyordu.
Kızın bu ani rahatsızlığı kafasını fena karıştırmıştı.
Bir gece, kızı hastaneye kaldırdılar.
Delikanlı, ondan haber alamıyordu.
Çıldırmak üzereydi.
Bir gün sonra sevdiğinin sesini duydu.
Gözleri doldu, kendini zor tuttu.
Ağlamamalıydı; çünkü ağlarsa kız daha çok üzülecekti.
Biliyordu; onu üzmemeliydi…
Bir sabah kız erkenden kalkıp hastane odasının camından dışarı bakarken cama kocaman bir kalp çizdi ve delikanlıya gönderdi.
Delikanlı çok mutlu olmuştu.
Bu jeste hemen karşılık vermek istedi.
Trene atladı ve hastanenin önüne gitti.
Kız, üzgün üzgün camdan dışarı bakarken, delikanlı onun çizdiği kalbin üzerine bir kalp daha çizdi.
Kız titriyordu...
O gelmişti...
Ona gelmişti...
Ve kız iyileşti.
Çünkü bazen bir ilaçtan daha etkilidir yürekten kopup gelen bir sevgi…
Seviyorsanız, asla kaybetmeyin.
Çünkü sevgi, bulunması en zor şeydir…
25.06.2025 16:05
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 16:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!