Ey can! Akşamın alacasında beliren o nuru dinle.
Eteği kırk rengin sırrıyla dokunmuş; o şalvarı dinle.
Ayağında çarığın değil, Kerbela toprağının süzülmüş kundurasını;
Yol azıksız sanma, "Erzak bendedir," diyen o sesi dinle.
Cebinden Sekine'nin buğdayını serpti yola; bereketi dinle.
Kimseler bilmez aslını; kayıp bir anadır o.
Sütü kutsaldır, iki memeden akar sırrı:
Birinden Zahra'nın hikmeti damlar, birinden Rosa'nın isyanı.
Emzirdiği çocuklar şehit olur, şair olur, sokak lambası olur;
Her biri bir âlemin nişanıdır, dinle.
Hızır'dan önce var oldu; Ab-ı hayatı kadın teriyle buldu.
Dağlara "Leyla" diye seslendi, taşlara "Meryem" diye yazdı.
Kırk kapıyı tek eteğiyle süpürdü, arındırdı her yanı.
Cümle erkek evliya ona "Ana" diye yüz sürdü; teslimiyeti dinle.
Meydan ona açıldığında sordu: "Dar mı? Darılmak mı?"
Zülfikâr'ı saç örgüsünden çıkardı; sırrın keskinliğini dinle.
On iki imamın tacını tek dokunuşla devirdi; eski erkânı dinle.
Yeni bir erkân koydu ortaya: "Hak diyen kadın, Hakk'a eren kadındır!"
Kadının sesi Hakk'ın sesidir, dinle.
Şimdi nerede mi? Duvarlarda kadınca yazılar görürsen, bil ki o.
Cemevi mutfağında aşure karıştırırken fısıldayan sestir o.
Gece yarısı dağlara türkü yakan deli kızın gözlerindeki ışıktır o.
Her yerde, her nefeste, her sırda o vardır, dinle.
Ey âşık! Bu nefeste saklıdır Kadıncıl Ana'nın sırrı:
Hızır'ın dişil yüzü, Hakk'ın rahmetinin ta kendisi.
Dinle can kulağıyla bu kadim fısıltıyı.
Aşk ile, Hak ile, Ana'nın nuruyla Hû!
Kayıt Tarihi : 12.5.2025 09:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!