Seni yazsa allah alın yazıma
Razıyım kahrına kabul ederdim
Katlanırdım ben herbir nazına
Razıyım kahrına kabul ederdim
Ezelden ebede benimsin derdim
Gözümden akanlar yaş değil seldi
Hayatlar bir tozdu hayaller yeldi
Deseler azrail kapına geldi
Razıyım kahrına kabul ederdim
Ezelden ebede benimsin derdim
Alsada canımı aniden biran
Seninle vardım ben heryerde heran
Şu ömrüm seninle olsada viran
Razıyım kahrına kabul ederdim
Ezelden ebede benimsin derdim
Ne sende kaldı bak nede bende
İçimde büyüyen umudum sende
İş görmez ruhum boş gezer tende
Razıyım kahrına kabul ederdim
Ezelden ebede benimsin derdim
Aşkın adını sen diye andım
Sensiz heran sen diye yandım
Bende sevdaya seninle kandım
Razıyım kahrına kabul ederdim
Ezelden ebede benimsin derdim
Derlermi sevdi Lafzede seni
Anarmısın bir an ruhunla beni
Hasretin dağlasa yaksada teni
Razıyım kahrına kabul ederdim
Ezelden ebede benimsin derdim
Kayıt Tarihi : 17.1.2017 22:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Köyün yamacında küçük bir ev vardı. O evde, çocukluklarından beri göz göze geldiklerinde dünyaları aydınlanan iki gönül taşıyordu aynı sevgiyi. Onların aşkı, kelimelere değil gözlere yazılmıştı. Ne köyün dedikodusu, ne yılların acısı, ne de uzaklık aralarına girebilmişti. Genç adam, her sabah ellerini semaya kaldırır, “Seni yazsa Allah alın yazıma, razıyım kahrına, kabul ederdim” diye dua ederdi. Çünkü onun için sevda; bir nimetti, sabırdı, bazen ateşti, bazen de su gibi serinlikti. Sevdiği kadının nazına katlanır, her bakışında yeniden doğardı. Yıllar geçtikçe hayatın yükü ağırlaştı. Zaman zaman gözlerinden yaş değil, sel aktı. Hayaller rüzgâr gibi savruldu, umutlar toza dönüştü. Ama o hep aynı sözü tekrar etti: “Ezelden ebede benimsin derdim.” Bir gün köye kara haber düştü. Azrail, sevdiği kadının kapısına gelmişti. İnsanlar fısıldayarak konuşuyordu, ama o korkmadı. Ölüm bile bu aşkı bitiremezdi. Çünkü o biliyordu ki; canı alınsa bile ruhu onun yanında olacaktı. Ömrü bazen viran oldu, bazen yollar ıssızlaştı. İçinde büyüyen tek umudu ise sevdiğinin varlığıydı. Onsuz geçen her an, boş bir bedende dolaşan ruh gibiydi. Ama sevdanın ateşinde yandıkça, o ateşle daha da güçlendi. Geceleri yıldızlara bakıp onun adını anardı. Hasreti, dağ gibi göğsünü yaksada; yine aynı sözü tekrarladı, yine aynı şarkıyı söyledi: “Razıyım kahrına, kabul ederdim… Ezelden ebede benimsin derdim.” Ve öyle de oldu. Onların hikâyesi, bir köyün dillere destan efsanesi haline geldi. Adı sevdayla anıldı, adı sabırla, adı sadakatle… Çünkü bazı aşklar vardır; ömürle sınırlı değildir. Onlar, ezelden ebede sürer.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!