Senin hiç bisikletin olmadı,
Benimse babam! ...
Sen bahar çiçeklerini deriyordun
Bense hazan! ...
Senin uzun kirpiklerin vardı
yosun rengi gözlerin...
Alıp başımı gitmek istiyorum
Bir sokak çalgıcısını takıp koluma
Sözlerini anlamadığım bir lisanın ezgisini mırıldanarak
Toprağı yeni sulanmış bir papatyayı koparıp kökünden,
Takarak saçlarıma...
Tarihe yazıp geçmişimi,
Hoş geldin
Sana gönlümün bütün ateşini vereceğim
Kor rengine bürün, yan!
Yeter ki;
“Ateş almaya mı geldin?” dedirtme bana..
Pek bir garip gidersin ey gün!
Söyle kime küskünlüğün?
Kim kırar kim incitir ki seni,
Böyle mahsun görünürsün!
Moru ala karıştırıp,
Turuncuyu göğe serip,
Aşklarım
Ya da hissettirdiklerinizi aşkla karıştırdığım
Yabancılarım
Sevgisizliğimi yok etmek için seçilmiştiniz
Özeldiniz
Şimdi özünüz bende kaldı;
Dümdüz gitme bu sefer
Yolu değiştir
Sağa dön,
Dar sokağa gir
Sokağın sonunda bir çocuk bahçesi var
Hayret!
Kalp kırılırken ses çıkarır mı?
Benimki çıkardı.
Hani yere düşmüş güz yaprağına ayağınızla basınca,
Bir ses çıkar ya;
Kalbim kırılırken çıkan ses de ancak o ses kadardı...
Telaşlı,öfkeli ve bencildiniz
Ne şubatlarda titredim
Ne nisanlarda ıslandım
Terlettim temmuzları,
Kaç ekimi gönderdim..
Bu ise son Ekimdi
Yıl 1999,
Aylardan ağustos
Mevsim cehennem..
Elbette böyle dememişti şair,
Şiirine başlarken..
Fakat o zaman,
Ben hüznü,
tükenmez bir kalemle yazarım
Alt alta.
Bir dizenin ortasında kalem tükenir;
Yeni kalemler edinirim
Hüznü yazmak için..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!