Farkındayım
Şiirlerdir benim en sağlam kalem
En büyük surlarım
Ve kılıç tutan parmaklarım
Lakin yine aynı ben
Yıldızlı bir gece daha
Oynadı son perdesini
Ve kapanışı masallardan çaldı
Üşüten bir kızıllık
Sardı bedenimin her zerresini
Eteklerimden gölgeler dökülüyor
Şimdi anlıyorum ki
Işığına muhtacım
Bilmediğim bir yelkenli alıp beni gidiyor
Kendimi bulmak için
Bir adam titriyordu sıcak camın ardında
İçeriden bakanlar ekmekten utanmıştı
Giderken bir açlığı kalacaktı yadında
Onu da unutamamaktan usanmıştı
Felsefe taşında piştiği günleri andı
Dağ sümbülü dolaşır bir kırmızı zambakla
Akşam güneşi gökleri boyadığında tunca
Beni onlardan ayırır bir kızıl uçurum
Papatyalar yine meşgul umutları saymakla
Seviyor sevmiyor diye koşuşturunca
Gün batımını bekleyen iki kişi
İki umuttan tek tek söz edecek
Bu sözler umudun ilk kez ikilenişi
Aşksa sinelerde ürkekçe bekleyecek
Bu defa tanınmayacak gülücükler
Nedir sende tükenmeyen bu inat,
Bu arsızlık, bu gözü karalık…
Eli sıkı yağmurlardan mı yüz buldun,
Yoksa güneşi mi kandırdın bir aralık?
Seni görmek ne zor işti eskilerde
Kırık parmaklarınla tuttuğun çiçek
Küllerinden doğup bir gün seni anacak
Gümüş bir şamdanın aydınlığında
Yıldızlar unutup geceyi sana yanacak
Tutkular kutlu bir azadın nişanesi
Akıp gidiyor boylu boyunca hayat
Uzun hayat, mahzun hayat
Kayıyor gözlerimden mevsimler ve renkler
Belli ki durmayacak
Aklımda hep taze kalan çocukluğum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!