Korktuğum geldi başımıza,
Su kattılar pişmiş aşımıza,
Ve sen mert duygularınla değil
nağmert duygularınla kaçtın benden,
Neden ne istedin meçhul garipten,
Roman mı yazıyordun yoksa,
Sevgimiz araçmıydı,
Yoksa bana yakınlığın manevi haraçmıydı.
Ben nasıl bakarım şimdi;
Ak güllere kırmızı güllere,
Ne söylerim hakir yaban dillere.
Nasıl söylerim;
İnsafsızca kaçıp gittiğini
Bizi koruyan sarmaşıklara.
Köhne dünyada bumuydu,
Tiyatronun en dramatik sahnesi,
Vay be lissa;
Buydu demek çırpındığın hayat efsanesi.
Duydum lakin beynimde vuruldum,
Parçalandı yüreğim,
Tutmaz oldu ellerim,dizlerim,
Lal oldu o türkü söyleyen dillerim.
Sanma ki; çökmüşlüğüm,
Yabanın koynuna girmendir,
Lakin efsanelik sevdayı ucuz görmendir.
Şimdi unutuldumu lissa:
Birlikte söylediğimiz sevda şarkıları,
Efkar dağıttığımız akşam neşesi,
Gayrı sen yokmusun lissa,
Kahpe kurşun sonunda deydi ha,
Erişilmeyen meçhul sevdamıza
Eh monna lissa;
Şimdi bu köhne dünyada,
VI
Kim tutar nasırlaşmış ellerimi,
Kim dokunur sıcak teniyle bedenime,
Kim yaslara girer maça gidiyorum diye,
Ya okul bahçesindeki ağaçlar,
Var mı onları sulayacak başka aşıklar.
Çaycı küsmez mi bize lissa
Kim yardım eder kuşoğluna,
Çilelerin en büyüğü budur monna,
Buymuş vereceğin mutluluk bana.
Ellerime sarılıp ağladığını,
Beni kendi dostlarımla kıskandığını,
Nasıl unuturum, nasıl unutursun lissa,
Boynuma sarılıp gitme dedin,
Hasretime hasret ekleme dedin,
Sonunda ayrılık olduğunu niye söylemedin.
Hiç unutmadım monna;
Bazen gıcıklaşıp cilve yaptığını,
Okul bahçesinde beni sattığını.
Ah lissa vah ömür törpüm,
Dilim varmıyor sana gitti demeye,
Gücüm kalmadı dostlarıma söylemeye.
Şimdi kim sular gazele dönen şitilleri,
Güldürdük sahte aşk diyen elleri.
İliklerime kadar sulamıştın bedenimi,
Çaydanlık sıcağında kuruturdun beyaz gömleğimi.
Bazen sefalara dalar beni unuturdun.
Tişört üstüne taktığım kravatı temizlerdin,
Buhulanan gözlüklerimi silerdin,
Dersten kaçıp kar topu oynadığımızı,
Bilmem bir rüya gibi unuturmusun Lissa,
Ne bilirdik desene,
Ayrılık yazıldı kara yazımıza;
Ecel girdi mustiyle de aramıza.
Oturup yas tuttunmu,
Arkasından iki ağıt yaktın mı,
Ruhu şad olsun diye dua ettin mi,
VII
Dost hasreti de varmış alınyazımızda,
S.... çöker oldu yaslara büründü arkasında,
Yar hasreti varmış kızın karabahtında,
Zaman su gibi akar oldu,
Güller yas tutup sararıp soldu,
Şimdi o yok, sen yoksun,
O ebediyete erdi,
Sense gönlünü yaban kollara verdin.
Ona yas tuttum, ağladım, sızladım,
Sana ise yandım, geçmişime acıdım,
Senin ayrılığın yakmıştı zaten yüreğimi,
Onun ayrılığı yıktı yıkılmaz bedenimi.
Sanki koca dağ devrildi üzerime,
Sığmaz oldu gözyaşları gözlerime.
Ah mona lissa ah,
Sarp kayalarda yeşeren menekşem,
Kalmadı gayrı ne huzurum nede neşem.
Ayrılığa nasıl inandırdılar bizi,
Yaktılar;
Küle döndürdüler yürekten sevdamızı,
Deymez dediğimiz kurşunla kurşunladılar,
Mavzerleri yolumuza koydular,
Biz halbuki varsın konsun diyorduk;
Bu sevda yaman;
Kurşun değmez, mavzer geçmez dedik
Çünkü biz sevdalıydık;
Yüreklice sevdalıydık,
Bozkırlarda yeşeren sarmaşıkların,
Toprağa olan sevdası kadar sevdalıydık,
Kıraç toprakların sulara olan hasreti kadar,
Çocuğun sevgiye, ananın evlada,
Hasreti kadar sevdalıydık,
Duvardaki mavzer kınında kılıç,
Gökteki güneş kadar sevdalıydık,
Birimiz kırmızı,birimiz ak gül dalıydık,
Ve biz birer sevgi neferiydik.
VIII
İşte bunları yazarken monna,
Acıyorum durmayan gözyaşlarıma.
Sonunda bizi yıktılar,
Beni meçhule sürüklediler,
Seni ellere sattılar lissa
Kara lekeler sürdüler sevdamıza.
Yenildik monna lissa
Bundan gayrı ölüm çağırır beni,
Avutur gittiğin eller seni.
Sözlerimiz namludaki kurşundu,
Kanadı kırıldı ulu bir kuş oldu.
Şimdi kırmızı güller ak güller,
Boyun büktü sevdalı bülbüller.
Ah neşe saçan güllerim,
Soldular döndüler gazele,
Ölüm nerdesin çok süründüm tez hele.
Yaprak yaprak döküldü sarmaşıklar
Dolanıp sarıldığı sümbüllerde
Bu aşkın izi kalır fosillerde.
Daha fazla dayanmıyor yüreğim,
Yazamıyor nasırlaşmış ellerim,
Çığırmıyor gayrı seni dillerim.
Ah monna lissa;
Yüreğimin yanan sesi
Bu bir sevda efsanesi.
Şimdi sana elveda diyorum,
Seni yaban elle başbaşa bırakıyorum.
Elveda yapmacık sözlerle büyüyen
Sevdasına adi adımlarla yürüyen
Yüreksiz kadın.
Ben sende yokum artık,
Sen de bende yoksun,
korkak bir kızmıssın meğer.
Nerden bilirdim ki;
Bu hayat sensizliğe de değer
Mona lissa, monna lissa,
IX
Hoşça kal kıraç toprakların yabanı.
Elveda duygularımın hırsızı
Elveda sarp kayaların YÜREKSİZ KIZI.
Kayıt Tarihi : 10.10.2005 12:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!