Koca bir günden çalınmış
birkaç saati zamanın
masal tadında olsun istedim
dudaklarında senin.
Kapanır gibi ayaklarına
yokluğuna kapandım.
Neredeyse bir ikindi vakti
Kuşatmaya alınmış randevu yerim
Nazım ölür mavi gözleriyle
derin
serin sularında
açıklarında kız kulesinin.
Ben
dermanı kesilirken bacaklarımın
yağmasında
bir şantiyesine hapsederim
telaşımı
kıyısında boğazın.
İstanbul bitkin.
Geleceksin diye
peşinde bırakıp
tüm ayrılıkları
görünmez bir yıldızda
can çekişir
sözü verilmiş dakikalar .
Simitçi .
Sucu
gazozcunun kesilirken nefesi
durmaz
siren
tramvay
klakson sesi.
Kılavuzsuz merhabalar gülümser
acabalarından kurtulup
ve ıskartaya alıp
tüm korkularını
nöbetinde ıskalamaz
platonik tutkuların.
Vakit akşam.
Karanlık kaplamış saatleri
Ve göz alıcı siluetleri
sarkar pencerelerden
Rum kızlarının.
İşveleri
oyalarında dururken
etek uçlarının
siyah beyaz
bir fotoğraftan çıkar
yitirilmiş anılar
ve kaybolur
sahaflar pasajında
kitap kokularında.
Eh!
Zamanı artık.
Hoşça kal
çözgüye atılmış bir ilmek gibi
dururken dilimde
ayak izlerimiz aranır
ve gözlerimiz
bir sinema çıkışı
arka sokaklarında Beyoğlu’nun.
Şimdi bir elim havada
bakakalırım peşin sıra.
Zorda olsa
hüznünü taşır ayrılığın
Serence Bey yokuşu
omuzlarında
bakıp
akşam ışıklarına
Barbaros Bulvarının.
Hoşça kal
güzel geçen zamanım .
Hoşça kal
yüreğimin aradığı
sevgili.
Kayıt Tarihi : 23.5.2018 11:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!