m.ö. bir yılda doğduğumu zannediyorum
İstanbul,ekim ayında, olması neredeyse imkansız gibi gözüken en güzel günlerinden birini yaşadı bugün. Ilık rüzgar, mahmur güneş, neşeli martılar ve her zamanki gibi aşıkları bekleyen Kız Kulesi…
Ben mi neredeydim? Tabi ki Kız kulesinde değil…
Bugün anladım ki aşkı taşıyamıyorum ben,belki de tanıyamıyorum. Bana dokunduğunda, kaçırıyorum ellerimden aşkı her seferinde.
Her zamanki yerimdeydim bugün de…Beşiktaş’ta…İstanbul…Bizans’ın ruhunu atamadın üstünden,nereye baksam bir Fatih dolaşır sanki kılıcını kuşanmış, nereye baksam kan damlar sanki gökyüzünden, denizinde ruhlar arınır göçerken ebediyete…
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Devamını Oku
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık



