Çektiğim çileye dayanmaz canlar,
Bir dokunan olsa ağlayacağım.
Benim şu halimi sevenler anlar,
Bir dokunan olsa ağlayacağım.
Musallâ taşında tabut gibiyim,
Güzel desem, çekicisin belki de,
Aklım karışıyor, dur, gülme kadın!
Her çiçek hoş; gül, karanfil, orkide,
Açılıp fikrimi gel çelme kadın.
Hem gündüz, hem gece, sabah ve akşam,
KADIN
Çiçeklerin özünden yoğurulmuş hamuru,
Ey ince ruh, nârin ten, rûhumun eşi kadın!
Ak bulutundan yağar bize sevda yağmuru
Karanlık dünyamızın eşsiz güneşi kadın
'Özledim de, yeter' demiştin hani?
Seni ben öyle çok özlüyorum ki.
Meğer ne kadar çok sevmişim seni
Seni ben öyle çok özlüyorum ki.
Aklımdan benzersiz gülüşün geçer,
Bilmedin derdim vefasız, kimse derdin bilmesin,
Çağlasın gözyaşların, eller uzansın, silmesin.
Gözyaşın aktıkça artsın, dertlerin eksilmesin,
Çağlasın gözyaşların eller uzansın, silmesin.
İnleten nağmenle ah et, inle bülbüller gibi,
Şubattı, öğleydi, güneş serindi,
Bir derin özlemle bekledim seni.
Özden yaralıydım, acım derindi,
Sinsi bir matemle bekledim seni.
Gözümü yollara boşuna diktim,
Sevdâsı başımda, kendisi nerde?
Hayâli gözümden hiç silinmiyor.
Sebep mi, çâre mi düştüğüm derde?
Hasret sağnak sağnak bir an dinmiyor.
Rüzgâr olur eser, savurur beni,
Benim kalbim ormanında aslandı,
Kükreyişlerinden bir figan kaldı.
Dolu değdi, yağmur yağdı ıslandı,
Ağlatan gitti de ağlayan kaldı.
Benim kalbim söz dinlemez aygırdı;
Şu hayat seferinde ermeden son menzile
Elinden tutmak vardı, dizinde yatmak vardı
Ömrümüzün teknesi yanaşmadan sahile
Deryanın ortasına bir demir atmak vardı
Baktığım her yerde sen, gördüğüm her şeyde sen,
Yüreğimi bin parça etse de çektiklerim
Her parçası koşacak, sevdanın yollarına
Bana engel olamaz ne bahtım ne kaderim
Şimdi ağlıyor gönül sevdasız yıllarına
Özlenen cemali ben, nur yüzünde bulmuşum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!