Çaldı geçti rüzgarı, ese ese,
Bitmeyen akışlarda, çiz o yayı.
*
Can Yücel'den bir dize düşü;
Sardı sarmaladı,
Yeni açan çiçekleri,
Ateşlere ki,
Biri de, onların düşlerinden, kendi çıktı;
Ser verdi,
Tanınabilir ruhu, isimsiz denizde,
Deniz damlaları, aktı sudan,
Terk edemedi bu tazeliği, şıkır şıkır karaya düştü.
Hediye etti bize kendini.
Ne güzel,
Mutluluğu,
Köklerine tutunamayan,
Bağımsız balıkları,
Yüzüyorlar hep, yan yana duran köklerde,
Ve susayınca, su içmeye yönelip,
Dokuyorlar mutluluğu, köklerde yan yana durup;
Gelip gidip,
Gelip gidip, yapıyorlar gösterilerini.
*
Özenle, sabırla,
Gülen delikanlılar, kıkırdayan coşku,
Vuruşturdukları elma şekerleriyle.
Hiç kaybolmayan, bu sarılmalarda!
Sundukları, spontane becerideki,
Var olma gücüyle.
*
Söylendi anlık şarkılar, doğadan doğadan,
Durağan olmayan nehirden, taşan renlerden.
*
Melih Cevdet'ten bir esinti arayışı,
Kapladı her yanı,
İlk doğan bulutları,
Şimşekler ki,
Biri de, onların rüyalarından kendine ulaştı;
Duyurdu,
Görülen, hissi bilinmez boşluğu,
Hava kırıntıları, indi gökten,
Unutmadılar bu tazelenmeyi, ışıl ışıl toprağa kondular,
Bıraktılar bize varlıklarını.
Ne hoş,
Yaşama sevinci,
Toprağa bağlı olmayan,
Başkaldıran otlar,
Salınıyor hep, yan yana dizilen otlarla,
Ve acı hissettikçe, dinlenmeye geçip,
İnşa ediyorlar yaşama sevincini, otlarla yan yana dizilip.
Gidip gelip,
Gidip gelip, yayıyorlar fısıltılar.
*
Samimiyetle, sevecenlikle,
Çığlık atan gençler, kaynaşan şamata,
Tuttukları uçurtmaların ipleriyle.
Hiç bitmeyen, bu birleşmelerde!
Gösterdikleri kendiliğinden hünerdeki,
İlerleme ruhuyla.
*
Vurdu geçti titreşimleri, coşa coşa,
Sakinleşmeyen coşkudan, çıkan alev.
*
Edip Cansever'den, bir ifade arzusu;
Çekti kendine,
Yeni yeşeren filizleri,
Rüyalar ki,
Biri de, onlar uyanıkken kendi belirdi;
Anlattı,
Ortaya çıkan sırrı, dipsiz kuyuya,
Zaman parçaları düştü saatten,
Vazgeçmedi bu dirilikten, pırıl pırıl mekana yayıldı.
Bağışladı bize nefesini.
Ne candan,
Neşeyi,
Gövdede asılı kalmayan,
Serbest düşünceler,
Geziniyor hep, birbiriyle örülen kafalarda,
Ve yoruldukça, durulmaya meyleden,
Kuruyorlar neşeyi, kafalarda birbiriyle örülen;
Dönüp dolaşıp,
Dönüp dolaşıp, ışık saçıyorlar.
*
Açıklıkla, derinlikle,
Konuşan yaşlılar, şakalaşan gürültü,
Çevirdikleri tahta tokaçlarla.
Hiç solmayan bu karşılaşmalarda!
Sundukları, içten gelen becerideki,
Varoluş isteğiyle.
*
Işıdı geçti yansımalar, aka aka,
Dönüşmeyen girdaptan doğan çizgide.
Kayıt Tarihi : 5.10.2025 10:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!