Hakikat aynasına gün batarken yansıyan
Birbirine karışmış, toz duman vatan sathı
Kan kusan saatlerin her dönüşü bir isyan
Zamansız mevsimlerin yarım kalır eyvahı
Sahipsiz duvarlarım nemli hayata mahkûm
Kirli ayaklar gezer mahreminde mutlaka
Keskin köprü başında gölgeler tartıyorum
Hareketli meyyitler endazesi üç okka
Kapımızı zorlayan rüzgâr ne yönden eser
Zamansız fırtınalar korkuların sesidir
Topyekûn bir maziyi kör makas bozuk keser
Kitaplar, hangi devrin en son hazinesidir
Yağmalandı üç günde cumbalı ahşap konak
Mezata düştü birden ninemin sandıkları
Kızgın alev topunun tam ortasında kundak
Bozuk bir terazide dedemin yadigârı
Pişmanlık zehir zakkum, her sofrada tattığım
İçimde taşıyorum yarınlık umutları
Çığlığını duyarken yüreğimden attığım
Bitpazarında sattık rengârenk yakutları
Tahta at, tunçtan heykel, helvalık çağdaş putlar
Sahte ilahlar yüklü heybelerde öğünlük
Omuzlarda taşınan hareketli tabutlar
Zemheri ayazını seyre çıkar üç günlük
Ne yana dönsem yasak ne konuşsam suç şimdi
Dilime kan sürenler mezarımda tepinir
Kâbus yüklü geceler, gündüzler mefluç şimdi
Sessizliğe gömülen lisanlar perçinlenir
Çıkmaz sokaklar boyu bitirildi vadeler
Engebeli yolların dönüşü olmayacak
Güneşi söndürmeye didindi iradeler
Her sabah kin üfleyen dudaklar kaldı ancak
Tutuldu sanki akıl, hançerlendi bir anda
Suda taş yüzdürmeye uğraştık yıllar boyu
İstikbal gemisini yağma ettik limanda
Bir acayip sevdaya kurban gitti Türk soyu
Kızılca şafaklarda yıkılır tek tek taşlar
Enkaz yığını şimdi koca tarih devrili
Hükümsüz sebeplerle ipe dolanır başlar
Evet, ilerliyoruz; yollar geri çevrili
Urganlar tezgâhlarda dokunmasın bir daha
Caddelere kurulan ağaçlar dara gelsin
Korkular yenik düşsün, tüm dualar Allah’a
Işıktan kanatlarla perde perde yükselsin
Medreseler, illetli bir devre ait yapı
Tekkeler, zemheriye ateş üfleyen ocak
Yüzümüze kapanan uzaklarda bir kapı
Kilide ışık değse ayrılık son bulacak
Hoyrat neslin elinde yağmalanır hakikat
Mirasımın üstünde tepindi haramiler
Meydanlarda sallanır kirli ilanlar, heyhat
Teşhirde birer birer satılacak camiler
Her çekilen tetikte kurşun sinemi yoklar
Bulutlar kezzap taşır katran kazanlarına
Ah tüter bacalardan, acı üfler ocaklar
Suskundur minareler hasret ezanlarına
Körleşen vicdanlarda merhametin yeri yok
Öfkesini kuşanan gözler nefretle doldu
Mahzun hakikat sürgün, geride eseri yok
Zincirli tutsaklığın adı hürriyet oldu
Lügat tut ellerimi, bana doğruyu söyle
Kelime nasıl tasvir eylesin manzarayı
Aynalara yansıyan cinnet mi nedir böyle
Hangi merhem tedavi edecek bu yarayı
Didişmekten yoruldum aynadaki aksimle
Çektiğim ızdırabı yansıtmıyor suretim
Kursağıma dizilen yarımlık hevesimle
Vurulan hayallerim kaldı geride yetim
İstanbul/2017
(Teşehhüt Miktarı 2020)
Kayıt Tarihi : 10.1.2021 21:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!