Bir sabah…
Pencereme konan serçeyle birlikte
Uyandı içim.
Ne alarm çaldı ne telefon —
Sadece gün ışığının nazı değdi yanağıma.
Hayat o an başladı yeniden,
Bir kahve teli gibi ince,
Bir rüzgâr ucu gibi hafif...
**
Bazı sevgiler büyük harf istemez,
Bazı mutluluklar yüksek sesle söylenmez.
Çünkü güzellik,
Kırmadan da dokunabilmektir.
**
Ben seni böyle sevdim işte:
Kalabalık cümleler kurmadan,
Sadece baktığımda içimin hafiflemesiyle...
**
Bir yaz gölgesinde bekler gibi,
Ayakkabımı çıkardım sahilde,
Deniz değil, kum ısıttı içimi.
Bazen dokunmayan da ısıtır.
**
Bir dostla göz göze gelip gülmek,
Çaya tam zamanında gelen limon,
Kendini anlatmadan anlaşılmak...
Bunlar geçmiyor haber bültenlerinde.
Ama insan en çok oralarda yaşıyor.
**
Seninle yürümekti hayalim,
Bir yokuşun başından
İki dizeye sığacak kadar kısa bir sessizlikte.
Çünkü ben seni hiç “aşk” demeden sevdim,
Adına gerek duymadan.
**
İnsan bazen bir cümlede yaşar,
Bazen bir çiçek kokusunda...
Ben seni
Ne bir romanda aradım
Ne bir hikâyede.
Sen zaten bendeydin,
Ben sadece fark ettim.
**
Ve şimdi biliyorum,
Küçük şeyler büyük hisler taşır.
Birinin saçına düşen güneş mesela —
O an,
Kâinatın en güzel manzarası olur.
**
İşte böyle bir şey bu sevda:
Ne iddialı,
Ne meşakkatli.
Ama her hatırladığında içinden
Minik bir “iyi ki” geçiren cinsten.
**
O yüzden…
Eğer bir gün bana "Nasılsın?" dersen,
Sana "İnce…" derim.
Kırılmadım ama hassasım.
Geçmedim ama kaldım.
Ve sevildim belki çokça değil,
Ama zarifçe.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 30.5.2025 01:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!