muttasıl gürleyen bir gökyüzüydüm
can kulağıyla dinleseniz
duyacaktınız içimdeki fırtınanın ayak sesini
duymasanız da görecektiniz
kundakçısına aşık bir orman gibi
sizden bir kıvılcım beklediğimi
kalbimi bir pankart gibi açmış
kangren şiirler asmıştım köprüden önceki o son çıkışa
okusanız…
bilecektiniz
bütün saatleri aşka kurduğumu
öyle t’uzaktınız ki…
bilmediniz
b i l e m e d i n i z
zil zurna size aşık olduğumu
mürdüm rengi akşamlarda
aşkın kapısını aralayıp
birlikte bir tarih yazmaya bir gülüşünüz yetecekti
gülmediniz matmazel
g ü l e m e d i n i z
siz bir gülüşü bile esirgeyince
isyanın kızıl tayları şaha kalktı içim de
kan revan oldu göğsüm
sanırsınız bir savaştan çıktım
ahh ben sizi çocuklar kadar masum sevdim
oysa…
hep azı karar çoğu zarardı sizin sevmeleriniz
hep kekremsi
hep acı…
şimdi…
sabır taşına çevirdim kalbimi
size ait bütün duygularımdan taş duvarlar ördüm
mutsuz su kuşları uçsa da nehirlerimden
Polyanna’ya taş çıkartırcasına
mutluyum taklidi yapıyorum
siz arka bahçeniz de ölü toprağı sererken
aşkımın üstüne
yüzüme şapşal tebessümler asıp
“Dünya yansa yorganım yok içinde” umursamazlığıyla
çıldırmış gibi ha bire gülüyorum
aşktan ölünmüyormuş matmazel
bakınız, bende ölmüyorum
Ömer Yücekaya 2
Kayıt Tarihi : 7.8.2025 22:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!