Ruhumun aynası kirildiginda binlerce yüz çıktı ortaya..hepsi sen...hepsinde başka bir yüzünü gördüm...seni yansıtabilmek için hepsi ayrı ayrı yoruluyorlardı sonsuzlukta...içiçe geçmiş milyonlarca hüzün gördüm dünsel gulumsemelerinde...halbuki yağmurun hiç suçu yoktu huznumuzde...yaratılmış olmanın bedensiz algilarinda gezerken usumuz, tutulmustuk bir ay caresizliginde kendi guneslerimize....hiçbir faydası yoktu baharın yuregimizde filizlenmeye çalışan sabi çiçeklere...bugünlerde insanlar delirdigimi düşünüyorlar...ne hos aşkının masuku olmak..ne hoş gözlerindeki derin manada boğulmak uzaklardan..sana dokunamayislarimin bedenimde yarattığı acı bile senden bir parça bana gelecekten kalan...bülbüller ötüyor bahcemdeki erik agacinda gözlerinin dilinden....çiçek kokuları getiriyor rüzgar gerdanindan...yüzyıllardır öpüyorum dudaklarını sanki her öpus ayrı bir cennet meyvesi....aşka öğüt verircesine seviyorum seni...delirmek ne güzel eğer gomlegim sen olacaksan bilinmeyen bir zamanda....ruhumu mekansiz zamansız bıraktı terinin bana uzak kokusu....adı ask mı bunun...? Her kelimenin yetersiz bırakildigi bir boyuttan bakıyorum sana..yalnızlık gerçekten taş gibi toprak gibi bir maddeymis dedirtti bana seninle sensiz olmak...hayalinle yaptığım her tango daha güzel figürler veriyor ömrüme..evet delirdim ben...delirdim ve insan oldum sonunda..illa ki aşk ile...
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta