Üzüntüler içinde boğulurken
Girdin hayatıma
Aşkı öğrettin bana
Ama bitmedi şüphe
Ya gidersen diye
Aklım gidiyor yine
Sensizliğin karası sürülmüş yüreğime
Matem yerine dönmüş geceler sensizlikle
Gözlerim ıssız kalmış
Duygularım körelmiş
Pusuya düşmüş beden
Sensizliğe yenilmiş
Sevgili dostlar kısa bir süre önce görev yaptığım küçük, şirin ilçeden tayinim çıktı ve yaklaşık 3 aydır beni zaman zaman boğan, çileden çıkartan İstanbul da görev yapıyorum.Doğduğum şehre önyargılarımı da yüklenerek geldiğimden mi? yoksa gerçekten bu şehirde insanlara sırf insan oldukları için değil de statülerinden dolayı değer verildiği için midir bilmiyorum pek çok noktaya takıldım. Örneğin görev yaptığım kurumun yemekhanesinde insanların oturup yemek yiyecekleri yerler bile buna göre belirlenmiş.Bir tarafta mühendisler diğer tarafta memur, işçi ve öğrenciler yemek yiyor; yada evden işe işten eve giderken kullandığımız servislerde bile sadece mühendis oldukları için uygulamaların doğru mu? yanlış mı? olduğuna bakılmaksızın bazı insanların kaprislerine göre hareket ediliyor. Peki neden bu küçük dağları ben yarattım havası. Bizleri yaradan yüceler yücesi bile kulları arasında ayrım yapmazken neden insanlar bu şekilde hareket ediyor. Neden bazı insanlar haklı olsalar bile güçsüz oldukları için eziliyor ve bu duruma bir gün dur diyebilecek miyiz? . Aylardır aklımda aynı sorular dönüp duruyor. Demokrasiden, eşitlikten bahsedip övündüğümüz bu kutsal topraklarda kanlarını bizler için akıtan, mücadelede tek bir yürek haline gelen şehitlerimiz işçi, memur, mühendis, doktor evladı değil mi? yoksa onlarda günlük hayatlarında ikinci sınıf insan muamelesi görmüş dışlanmış kimseler mi? . Hayır elbette değil bu vatan uğruna canını feda eden aslanlar da bizim gibi ve biz sadece savaşırken değil günlük hayatımızda da bunu fark ederek bunu özümseyerek memur, işçi, mühendis vb. ayrımı yapmadan yaşamayı öğrenmeli birlik olmalı ve dünyamızı daha iyiye güzele doğru değiştirmeliyiz. Şimdi size sormak istiyorum bulunduğu mevkiin nimetlerinden yararlanırken diğer insanları ezen onları yok sayan kişi bir gün bulunduğu konumu kaybeder ve tek başına kalırsa bundan dolayı yıkılmaz mı? .Bence yıkılır peki bu insan alçak gönüllü olmadığı için bu durumu hak etmiş olmuyor mu? Elbette oluyor.Ama gönül ister ki ne şimdi gözlerini hırs bürümüş, küçük dağları yarattığını sanan ve mevki sahibi olmayı başarabildiği için insanları hor gören kişiler ne de hayatı boyunca ezilmek zorunda kalanlar yıkılsın.Tüm bu insanlar basit bir günaydını bile birbirlerinden esirger hale gelmesin.Çünkü aslolan insandır………
Rüzgarların deliliği
Gözlerinin rengini
Yanan ateşin izi
Gittiğin o geceyi
Yokluğunun eseri
Gölgelerdeki sevgi
Bu gün gördüm kolunda biri ile
Nasıl sevgi bu anlat bize
Şıp sevdisin sen
Çek gözlerini gözlerimden
Ümit verme bana
Benzetme beni onlara
Sorma neden dertli gönlüm
Aldırma akan yaşlarıma
Elbet diner acım
Boşver yıkılsam da hergün
Gözlerim ağlamaktan görmez olsa
Neden gözlerin konuşurken sen susuyorsun;
Sessizliğin arsız yanlızlığım kadar acı.
Darmadağın ediyor yüreğimi sessiz çığlıkların;
Ve ilk merhabaya hasret geçiyor günlerim.
Bana ne kadar yakınsa o kadar uzakta kalanım,
Anla artık tomurcuklanıyor sana baharım.
Gitmelerin var kararsız ürkek
Gelmelerin sevdayı yüklenerek
Engin denizleri yüce dağları aşıp
Gelmelerin var sevinerek
Gelmelerin hoş eda gecelere
İstanbul'u anlatmaya
Yeter mi? dizeler bilmem
Her yerini gezerken
Bu rüyayı tatmak gerek
Eminönün de balık ekmek
Sen bensiz ben sensiz
Ayrı dünyalarda yaşarız sessiz
Sevgiye susamış yüreğimiz
İçli bir şarkı kaderimiz
Bekleriz kavuşmayı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!