yalnızlığın onuncu katında bir odam var şimdi
duvarlarına resmini çizdim
beğenmedim...
sanki bir şeyler hala eksik ellerimde
bir şeyler elimde değil belki...
bekledim...
ellerin ne güzel
tutarsız iki yalan oluyor bak elinle elim
elime biraz huzur bulaşıyor
üstüme sürüyorum
galiba seni seviyorum
en çok da bu yüzden: bana ölmediğimi hatırlatıyor
bir taksi çevir
bin bıraktığın yerinden hikayeme
ya bir kentindeyimdir umutsuzluğun
yada ıssızlığında yeni bir yolculuğun
çok da yorgun...
bilirsin ki oldum olası uzaklar
canımı yakmazsan... dedim
gel otur şöyle, çok yorulmuşsan...
bak ne kadar çok ağladım
ne kadar az kalmışım bende
gidenlerin ardından...
tıkandı hep nefesim
tadında bırak yalnızlığı bu gece
yığıldığın bulutlardan kalk/doğrul
unut cinayetlerini karanlıkların
yola koyul
düşlerinden alev alev ısınsın için
bana gel deme artık
bilirsin beni gelmem bir daha
dokunmam
üzerime almam kirini başkalarının
başka gözlerin yaladığı ruhun
başka düşlere yem şimdi
neden geldin, biliyorum dedi yaşlı adam
tahta bir masanın ardından ve üstünde bir sandalyenin tahtadan
kalın bir kitaptan okur gibi cümleleri
gözlerini ondan ayırmadan
biliyorum dedi ne aradığını
ne kaybettiğini de biliyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!