Biliyor musun?
Yüreğimin bir yarısı
Yine meydanlarda kaldı
Korkularımın öslüren ayazında
Titrek sesim kesik kaldı
Şimdi ölmek gibi yaşamak vakti
Solgun bir gül gibi dökülmenin
Kavruk toprakların seyir vakti
Şimdi Nisan kadar masum
Düşlerimi bıraktım
ilk göz ağrım, sevgilim,
Yetmez mi?
Seni sana anlatmaya
Ardından hıçkırıklarımla söndürdüğüm
Yüreğimde yaktığın ateşin külleri
Hani her sonbahar mevsiminde
Bir korun dağladığı sevinçlerim
Kalbimden kalbine
Kaldırımlı yollar geçer
Ve boynumda siyah bir akrep
Beni değil, seni alır kıskacına
Yapayanlız kalırım ben
Bıçaklanır sevmelerim
II.
Leyla göklerde çölde değil,
Mecnun çöllerde, gökte değil
Senin gözlerinde
İmbatların nefesine hapsettim
Serbaz ruhlu bedenimin uçurtmasını
Sarhoş meltemlere şikayet ettim
İğne iğne yüreğime batan saçlarının telini
Uzaktan uzağa...
Hep yağmurla gelir ılık Nisanlar
Taneler sabırla düşer toprağa
Yavaş yavaş sokulur yokluğunun salkımı
Şiirlerle avuttuğum fakir akşamlara
Belki düşüncem eğreti dimağıma
Bir gölge gibi düştü irem bağları
Gözleri kamaşıyor ısırgan otlarının
Bu cezbeye sığmaz gönül çanağım
Açmaz oldu derdine vuslat gülleri,
Firarda başımın saç telleri!.
Bir düş gibi kutsadığım hayalin,
Beynimin ellerini sokuyor cebine!
Anaların beklediği yollarca serildim
Bir dağçiçeği taşıyan gözlerine!
Yeşili bakıyorsa yalancı bahar,
Hadi ağlat,
Hangi deprem yıktıysa yüreğinin diplerini,
günah kokukuları sinmiştir üzerine
ve şeytan,
cübbesini giyer usulca yeni bir ayin için..
ve sen yanar durursun,
hangi depremin yaktığını bilmediğim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!