Her hafta sonu yaptığım gibi bu hafta sonu da içimdeki sesi dinlemek için sahile indim ve saatlerce yürüdüm. Ama bu sefer çok kanlı bir yürüyüş oldu bu. Her zamanki gibi bir çözüm bulmuş olarak değil, çözümsüzlüklerin içinde boğulmuş olarak geri döndüm evime.
Gönlüm senin aşk ateşinle yanıp tutuşurken aklım da bir arada olmamızın imkansızlığını haykırıyordu. İkisi de öyle güçlüydü ki ben çaresiz kaldım. Savaş ilan ettiler. En güçlü silahlarıyla birbirine saldırıyorlardı. İkisi de kendinden emin ve kararlıydı. Sürekli etrafa zarar veriyorlardı. Tabii ki kendilerine de. Bu savaşın sonunda hangisi galip gelirse gelsin yada yenişemeseler bile değişmeyecek bir sonuç vardı. O da bu savaştan en zararlı benim çıkacağımdı. Eğer biri kazanırsa diğeri kaybedecek, biri gülerken diğeri kahrolacaktı. Eğer barış ilan etselerdi ikisi de zararlıydı çünkü çok ağır darbeler almışlardı. Sonuçta kaybeden yine ben, yine ben olacaktım.
İçimdeki savaş hala devam ediyor. Kulağıma hala ahların, öfkelerin fısıltıları geliyor. Bakalım hangisi galip gelecek? Yoksa yenilen beni de yanına alıp ahirete mi göçecek? Şimdi soruyorum acaba savaşın sebebi sonuçtan memnun kalabilecek mi?
Isparta, 2003
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta