Yutkuna yutkuna ağlatan her kimse,
O boğazıma düğümlenen acıların mimarı,
Bilsin ki: her yutkunuşumda biriktirdiğim o zehirli damlalar,
Şimdi içinde kendi karanlığını besleyen bir nehre dönüştü
Taşacak ve onu kendi bataklığında boğacak!
“Mahşere kalmasın.” dediğim haklarım,
Zamanın çarkında öğütülmeyecek kadar değerli.
Çünkü ben, geceyi bıçaklayan sabahın ilk ışığıyım;
Sessizliği kıran bir çığlığın sahibi!
Adaleti beklemem
Kendi hükmümü kendim veririm!
Kan kusa kusa ödesin dediğin bedel,
Aslında onun ruhunda açılan bir uçurumdur
Her kusmuğu, pişmanlığın iğne yapraklı zehriyle yoğrulmuş;
Her damla kan, vicdanının çarmıha gerilişinin kanıtı!
İzleyeceğim
Yüzünün solmasını, ellerinin titremesini,
Kendi iç cehenneminde cayır cayır yanışını…
Ama bil ki:
Bu bir lanet değil, doğanın dengesidir.
Çünkü acı ektiğin toprakta,
Ancak acı biçersin.
Gözyaşıyla sulanan tohum,
Gözyaşından başka ne verir?
Ve işte gerçek
Onu kan kusturan ben değilim
Kendi ihanetinin kırbacıdır sırtını yırtan!
Ben sadece…
Kapattım mahşere ait defterleri,
Kendi adımı kendi elimle yazdım
“Özgür”!
Çünkü en ağır bedel
Onun kendi zindanında sonsuza dek,
“Hakkımı yediğini bilerek” yaşamasıdır!
İşte o zindan, benim ona bıraktığım tek mirastır…
Kayıt Tarihi : 8.6.2025 12:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!