Gör hele!
Soyup hisleri sisli bir kuytuda çırılçıplak
Gözlerimde ay ışığından bir çift bebek
Bir tohum düştü aşkın rahmine masumca
Yarıldı toprak, sürdü filiz semaya
Filiz karşı konulmaz,dur bilmez
Kırılmış beli ile doğrulmaya çalışıyor vakit
Ayazında yirmi dört saatlik heceden
Ben sana hep çeyrekte kalmışım...
Yırtılıyor gök dediğin kubbe
Vefasız yolcuları ağırlamakta umut
Sen..
Geceye yazılırken bir dua tadında
Bana sensizliğinin sabrı düştü
Sana benzeyen yüz karası şarkılar da
Şimdi İzmir senden ibaret değil
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum
Bazı günler bir yıla
Bazı yıllar ömre bedel olan günler
Unutulmamış mutluluk kırıntıları
Arada bir seni hatırlatan
Mevsimler döndükçe değişen
Temmuzda üşürmü hiç insan
Donuyorum bildiğin gibi değil,
Hasret nefesimi kesiyor her an
Ölüyorum bildiğin gibi değil
Saçların düşüyor düşümün üstüne
Vakti gelen,
Buğday başakları gibiydi saçların,
Son bir kez seyrettim
Ayrılığın hasadından önce
Ben defalarca yenildim,
Saçlarına ve birde gözlerine
Yine mi gece?
Yine mi kükredi
Sensizliğin kafesindeki çığlık.
Bu gürültü de neyin nesi?
Alt tarafı sensizlik.
Alt tarafı yalnızlık.
Sen gidince bir akşam üstü
Bu şehrin
Işıklarını da götürdün ardından
Son martı
Son otobüs
Son vapur da gitti
Uzun servi ağaçları düşüncemi delip geçiyor
Bütün gökyüzü sağanak halinde
Düşüyor rengarenk boyanmış
Yalnızlık çeken sandalyelere
Şöyle semiz bir keçi bulmalı
Çiğ damlaları süzülüyor göğüs kafesime
Cansuyu değen toprağım yırtılıyor
Bir tohum düşüyor aşkın rahmine
Gününden önce hazırlanan kundak üşüyor
Su diyordu bir şair
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!