Mürekkep!
Karıştı gözlerin maviye
Kağıt!
Ellerin bulutlara değdi
cumartesi adında bir gündü
ayrıldım senden
nasibim yokmuş sevdandan
duygularım dna-sızmış
bak bir ihtilale dönüştün yine
senden gayrisine körüm ben yine de
Bir ay tutulmasıydı bakışlarımız
Gülerken parlardı gözlerin
Yaş doğururdu göz bebeklerin ağlarken
Esnerdi bakışların uyanırken
Kirpiklerin örterdi gözlerinin rengini
Serserilikle kamufle edilmiş içindeki çiçek
Asi
Ve Tezcanlı
-biraz masum-
parantez bacaklarıyla ün salmış Anadolu’da
eti kemiğine yapışmış olabildiğince
Zaten kim yazabilirdi ki?
Hüveyitini arayan bir şehri…
Tren ve öküzlerle dolu bir toplumun
Eksikliğini fazlasıyla
Hangi atmaca yazabilir ki?
Bıktım kurmaca sevdalardan
Yatmak için sert memeli bir kızla
Krom kaplamalı kişiliklere sığınmaktan
Bıktım.
Provasız başlayan tiyatrolar
Batan bir güneş
Uzattı bana elini
Ve sensizliğe batırdı beni
Bilirsin!
Böğürtlen sonsuzluğu var sensizlikte
Güneşin kucağında hem de
Sırıtır yüzündeki hüzün
Tutuşur şarkındaki anlam
Ve
Yalnızlığının getirdiği karalama defteri
Silme umut,
Silme keder dolar
Bir yerlerde beklediğini sandığım
O eski ıslıklar
Bir gün kulağımla tanışacak diye
Bilmediğim dağlardan artan kış gizlerinde
O uykulu sessizliklere karşı
Siper alıyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!