Hey gidi İstanbul!
Alnımın yazısı,
Dünya Mirası.
Gün gelip, saat çattığında,
Ben dönüşsüz yola çıktığımda,
Muhasır Medeniyetler seviyesinin üzerine
çıkaracağım deseler de inanma sakın.
Ve boşuna ortak bir nokta arama
80 yıl önceki zihniyetle
Şimdiki zihniyet arasında
Çünkü bulamayacaksın! ..
Sallanırken eller, gözler nemli.
Medyum olmak gerekmez, düşünceler belli.
Bir tek soru var akılda, o andan beri.
Acep giden, dönecek mi geri? ..
Hatırlıyor musun?
Saklambaç oynamıştık,
Seneler evvel bir gün.
'Elma dersem çık,
Armut dersem çıkma' demiştin.
Ve armuttu seçtiğin.
Her sabah gün doğarken uyanıp,
Seni sevdiğimi söylüyorum
Sensizliğime!
Adını sayıklıyorum
Gündüzleri;
Gittin!
Senli bir geleceği düşlerken ben
Yaşlı gözümü sağ baş parmağınla silip gittin.
Martılara attığım simide gizledim şimdi
Sana dair hayallerimi.
Eğer,
Oturup,
Uzun uzun düşündüm
Yine dün gece.
Defterleri karıştırdım,
Resimleri yırttım.
O, gül kokulu mektupların
'Dur! Gitme' diyemez insan
Giden sevgilinin ardından
'Seni Seviyorum. Kal! ' diyemez
Gururuna yenilir çoğu zaman.
Bir pire uğruna yorganlar yakılır
Keşke;
Hiç büyümeseydik.
Herşey çok daha güzeldi,
O masum çocuk gözlerinden
Bakarken dünyaya.
Coğrafya kitaplarında yazar,
21 Haziran
Dünyanın en uzun günü.
Oysa,
Gelmediğin her günün,
Benim için en uzun gün olduğunu
selam, sizi İzmirin sesi grubumuza davet ediyorum buyurun gelin. güzel paylaşımlarda