Gönlüm daraldı yine şu dünya telaşında
Yeniden başladım her hayal kırıklığında
Yaş aldım korkuyla umudun kavgasında
Susmayı öğrendim sessizliğin çığlığında
Ruhuma ızdırap veren tatların sancısında
Yoruldum,üzüldüm,yittim çağ yangınında
Deniz içimizde çöl yüreğimizde
Söylenememiş sözlerin mahcubiyetinde
Susmuşuz kelimelerin kifayetsizliğinde
Kavgalar savaşlar vermişiz içimizde
Taş anlar ,kuş anlar ,dağ anlar bizi
Nerde görsek tanırız birbirimizi
Kırkbir can yitti güneşi görmeden
Yerin altına yabancı olmayan
Bilmem kaç hanede matem tarifi olmayan
Kırkbir can ,güneşi görmek için karanlığı kazan
Nerde kaldı o güzel İnsanlar
Sırtlarında kendi cennetlerini taşıyanlar
Tebessümleriyle sevgiyi çoğaltanlar
Kıvılcım çaktı ruhuma denizler
Ellerimde kanı masum vadilerin
Ruhum çarmıhına asılı masumiyet gergefinin
Suçumu inkar etmeye mecalim yok
Kirlenmedi diyemem yüreğim için
Ben beyazlar ülkesini aradım ömrümce
Gönlüm daraldığında dağlara bakmaya
Gökyüzüne bakmaya, denizi seyretmeye tutundum
Karanlık yollarda yalnız yürümeye alıştım
Vefanın kırk türlü cefasını bedeliyle öğrendim
Dosta dost oldum hasmım olmaya değer kimse bulamadım
Savaşım, kavgam,mücadelem içimde hep kendimle oldu
Yansada şehrin tüm ışıkları
Aydınlanmaz ruhumun karanlıkları
Geride bırakıp tüm yaşananları
Ve öğrenir kelimelerin gücünü
Zamanın kıymetini, sağlığın değerini
Az konuşmak ister, cümleleri israf edip
Sözleri heba etmekten imtina eder
Yalnızlaşır, yıpranmış duygularını içine gömer
Kırmaktan çekinir insanları, yeterince kırılmıştır
Bir şeyler geçiyor
Gözümün önünden
Baktığım göremediğim
Anlamlandıramadığım
Şekiller ve suretler
Işıklar ve gölgeler
Canımı acıtanlar en sevdiklerimdi
Toprağa verdiklerim ciğerparemdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!