Huzur Damlaları Şiiri - Kasım Kobakçı

Kasım Kobakçı
2850

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Huzur Damlaları

Ansızın, kapıyı çalan hakikatin,
Paslı demir tadındaki, saatlerini,
Hiç tatmamışken daha,
Dişlerimizle, kemirmiştik boşluğu.
Benlik sancıları doğurmuştuk kendimizce.
*
Çorak kışlardan, gayrı ne dururdu ki,
Aldırmamıştık, kör bir inatla,
Bir yandan da, münzevi bir sezgiyle,
Hiçlik, heplik kuramlarına, saplanıp donduk,
Absürdizm, nihilizm filan da.
*
Hep yüz çevirdik, şafağı güç bela ettiğimiz,
Sonsuz ve sancılı, iç çekişlerimizde.
Işığa koşan, pervaneleri seçemedik,
Süzüle süzüle, düşen yaprakları,
Çığlıkçı, gri martıları da.
*
Serpemedik, mana kırıntılarını filizlensin.
Dişlerimiz ufalanıp, damaklarımıza gömüldü,
Zaten zaman da, çoktan eriyip bitmişti.
*
Aynadaki, o yabancı suretin,
Buğulu camdaki, silik izlerini,
Hiç tanımamışken,
Yumruklarımızla, dövmüştük duvarları.
Var olma çığlıkları atmıştık, delice.
*
Sağır sessizliklerden başka, ne kalmıştı,
Duymamıştık, kibirli bir sağırlıkla,
Beri yandan, bir filozof edasıyla,
Satre, Camus öğretilerine, düğümlenip kaldık,
Bunalım, bulantı, vesaire de.
*
Hep göz yumduk, geceyi zor devirdiğimiz,
Derin ve kuytu, fikir nöbetlerimizde.
Yağmura hasret, tohumları bilemedik,
Kıvrıla kıvrıla, akan nehirleri,
Yuvasız, göçmen kuşları da.
*
Dökemedik, huzur damlalarını yeşersin.
Yumruklarımız nasırlaşıp, kemiğimize işledi,
Hâlbuki, ömür de çoktan, solup gitmişti.

Kasım Kobakçı
Kayıt Tarihi : 24.11.2025 20:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!