Şüpheden arın, hakikat yoluna gir,
Orada her şey sadece bir,
Ne zulüm var ne de kir,
Şüpheden arın, hakikat yoluna gir.
Bu yolda çalışan hiç yorulmaz,
Gülaydan mektup aldım.
Eski günlere daldım.
Yüreğinin yanık kokusu,
Halâ satırlarında,
O bir kız annesi,
Titreyen kaleminin sesi,
Boyayım mı abi?
Dokuz yaşında küçücük bir sabi.
Adı Gülay.
Yüzü gülen bir ay.
Umut dolu,sevgi dolu.
Bağlanmış eli kolu.
Buz dağıyım bir ummanın içinde,
Eriyip giderim türlü biçimde
Bir bilinmez,bir sonsuzun peşinde.
Sürüklenir,bir ses olur giderim.
Gün doğar,güneş batar giderim
Sonbahar yaprakları gibi
Birer birer düşüyorlar.
Karanlık ve uzun gecelerde
Tek başına üşüyorlar.
Önce babam,
Sonra dedem ve anneannem,
Yüreğim kan ağlıyor.
Dinmiyor gözyaşlarım.
Birer birer düşerken,
Toprağa kardeşlerim.
Küçücük bedenlere,
Kapını çalacak,bir gün postacı,
Sevinçli haberle her an duacı,
Diz çöküp tanrıya, her gün her gece,
Ellerini açıp yalvaracaksın.
Sönmeden yanacak yaktığın ateş,
Varlık gösterici bir yokluk,
Arama orada vefayı,
İsteme geçici olan
Azameti ve sefayı,
Sonra çekersin cefayı.
Tan yerinin ağarması,
Sabahın ilk ışıkları,
Minarede okunan ezan,
Horozların ötmesi,
Hasan amcanın öksürüğü,
Belli ki camiye gidiyor,
Toplanmışlar avluya gözler yaşlı,
Kimi siyah, kimi beyaz saçlı,
İnsanlar.
Kaybettiklerine yanıyorlar,
Kaybettiklerini sanıyorlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!