Hiç şiir yazmadım beden diliyle
Beni affetsin şairler, göbek taşından
dize kuranlar, çift kimlikliler
Öpücüğü savunmadım, mavi dişlerimi çıkartmadım
Beni affetsin hayat çocukları; o penceresinde içtiği
buzlu biraya toz kondurmayan
Yıldız hücreler yarattım ölmeden önce
taşınırım diye kazandığım mallar içine
el yazısı ile sattığım dükkânlar
yok ettiğim kitaplar, köklü şiirler bıraktım
onların küllerini sordum yaratıcı bedenime
kravatımı ters bağladım, bundan kime ne!
O kadar kırdınız ki beni sisli havada
taş kesildim aranızda
sonradan olacakları görmedim, dar su yollarında
seyir uydularına taktım kancalarımı
ayarladım kendimi mutlak sıfıra
döndüm gittim, aramızdaki görüş ayrılıklarına
Yedi konaklık yol kaldı sevdiğim
Senle gün arasına, senle güneş
Senle üzüm ayına, kiraz ayının on beşine
Yetim hakkı yemişler gül bayramında
Şu dünyanın ortasında üç yudum suyla
Kıtlık getirmişler, yedi yıl diz üstü yattık
Taş taş üstüne kodun, yıktın yuvamı
Yer sarsıntısıyla belli ettin kendini
Büyük evlere silah yapan
Şimşeğin temsilcisi, yıldırımın efendisi
İri taşlarla örülmüş surların yıkıcısı
Yıktın başıma örülü kan bağını
Ben, sayfaları arasında sarı yapraklar, şairler, kurutulmuş çiçekler
Barındıran bir sanat dergisiyim; okumayı bırakmış bir öykücünün kitaplığında
Güneşi bekleyen; hani o titreyip, nasıl batacağını unutmuş gölgeli güneşi
Yağmuru izleyen; bir gün yağar, canlanır şairlerim, kuru yapraklarım diyen
Ben şafak delisiyim, o dergideki kurumuş şairlerden birisiyim
Güllü kafesinde kanun sazımın
Sen olsaydın çalardık, terdilli terdilli
Ben bir makam mıyım, kubbe motifli?
Kır bıyıklarımdan çıkan çeyrek sesi kim bilir?
Gölgede yıkandım, ay ışığı vardı aramızda
Suya darılmış biriydim, acıklı boşluk kentinde
Yayık çalkalıyor, çırpınıyordum; değişmez yasa
Kendini bilenler ıslaklığı tanıyor, ağaç aşısını görünce
Benimki ayrılması bir güç sevgisi; ortadaki güneşten
İyi ki ayaz çıktı, savruldum kar çevrentilerinden
Yaz coşkusu üzerimizde
renkli plaj terlikleriyle ateş gösterilerinden
güneşin taktığı takılardan gelmişiz
bir kağıt gemiyle vardığımız kıyıda
sizin dostluğunuz alev bulutları
sevginiz sekiz çadırda
Ben hepsini biliyorum
yapı kalfası yüzünü bu dünyanın
tabak tuttuklarına üç kap yemek veren
tuzluklarda beyaz inci öğütler
karlarla beslenen kışları
sel baskınını öğreten, içtiği bir bardak suda




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!