Şimdi bir Ahmet Kaya şarkısına sığdırmaya çalaşacağım seni,
Uzayacak gece, küllükte yer kalmayacak, sen bilmeyeceksin..
Yüzüne yakışacak kadar güzel kelimeler de kalmadı heybemde.
Gülüşünü bir şiire sığdıramazsam,
Ayıp etmiş olur muyum?
Güneşe dokunmak gibi çılgınca sevmelerim
oldu ardı sıra.
Yanacağımı bildiğim halde seni sevmek
gibi.
Seni sevmek,
Ahmet'lerin memleket özlemidir.
Yaralarıma dokun..
Dokun ki kapansın
Günahlarımız haddini aşsın.
Tek geceliğine;
Yolsuzlukları,
Cinayetleri,
Seni düşündüğüm zaman,
Düşlerim hüzün yolculuğuna çıkıyor.
Bir yanın deniz mavisi, bir yanın gökyüzü.
Vapurlar alır götürür beni sorgusuz, sualsız.
Hep senden uzağa, bilinmedik okyanuslara.
Daha önce hiç kimse tarafından keşfedilmemiş yeni kara parçalarına.
Sevmek nedir bilir misin.?
Onca güvensizliğe rağmen avuç içlerimden öpmendi.
Yüzünü bana sunmaktı, onca insan sohbetleri arasında.
Bir samimi gülücük olmaktı sahte gülüşler arasında.
Ve yanmaktı sevda ateşinde.
Oyy sevdiceğim.
Söylenmezim.
Bilinmezim.
Kim bilir hangi bağın nazlı çiçeğisin.
Gözleri karam.
Gönül yaram.
Usul usul yağmur yağıyor,
Kırmızı şarap içilmez mi böyle havada,
Hadi içelim Dılıstan.
Kadehlerimiz sana kalksın.
Bu şarap ta sana, bir sonraki kadeh viskide.
Yani her şey biraz sana dair.
Söz veriyorum sana.!
Benimle aynı şiirin mısralarına duygulandığında aşık olacağım sana.
Çünkü anlamış olacağım aynı duyguları paylaştığını.
Aynı sözlere, aynı anlamları yuklediğini.
Ve bir tebessümünle bana baharı yaşattığın vakit;
Sımsıkı sarılacağım sana...
Onu ve o doyumsuz sevdasını,
Uçarı sevdasını anlatacak kelime
bulamıyorum.
Sığmıyor cümlelere,
Ve hiçbir cümle, onu tarif edecek kadar
derin olamıyor.
Geceden kalma şarap kafasıyla uzanıyoruz kırmızı çarşafların üzerine,
Az uyku, biraz seks ve tekrar şarap.
Radyoda lili marlen türküsü.
Dünya kararıyor bir kaç saatliğine,
oda kararıyor, loş bir ışık aydınlatıyor tavanı.
Dışarıda gürül gürül yağmur sesi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!