Ey aşkından diyar diyar gezdiğim,
İğne atsan yere düşmez, senle dolu yüreğimde.
Ama onca sen varken içimde,
Yine de yapayalnızım bu evrende.
Ben senin gözlerinde var ettiğin aşkın şiiriyim,
Ben içindeki sızının ta kendisiyim.
Çaresiz, uykusunu asırlar önce kaybetmiş
gecelerimden sesleniyorum sana;
Ne kadar yorgun olduğumu bir düşün.
Ağlayamamanın verdiği yarımlığı hisset.
İnan bana, güneşin doğması umurumda
değil..
Bu sefer ki başka..
Kursağımdan kırıldım,
Göç kervanını andıran sesine,
O kahpe ihtimallere kırıldım..
Sevgisizliğim;
Selamsız duruyorum bütün insanlığa
Benden ne kadar uzak olabilirsin Dılıstan.?
En fazla, saçlarına dokunamayacağım kadar değil midir.?.
Ben senin resmini ayraç diye kullanırken,
Sen ne kadar uzakta olabilirsin ki.
Demem o ki;
Ne tuhaf bir duygu,
Ne anlatılmaz bir çetelesi var şu hayatın.
Yokluğunda;
İcim bir kaval gibi inliyor,
Hiç kimsenin duymadığı bir çığlık yumrukluyor kalbimi.
Ve ben;
Ömrüme yazılan en anlamlı nesnesin.
Unutuldukça yüreğimi acıtan,
Yokluğuna dayanılamayan,
Özlemiyle sevişilen.
Yokluğunda;
Bu aralar nescafeye vurdum kendimi,
Kahretsin damakta alışık değil ki.!
Daha ikinci yudumda,
İçimden bir ses yankılanıyor,
Boşver gitsin diyor.!
Nasılda irkiliyorum.
Ah Jiyanamın sen yoksun ya;
Bu gün de diğer günler gibi.
Bir yalnızın kalabalığa ayak uydurduğunu düşündüğü kadar yalan.
Yüzeysel bir şey için edilmiş yavan bir teşekkür kadar basit,
Midem de ansızın hissettiğim yumruk kadar kuvvetli.
Kalbimdeki kırıklar kadar keskin,
Ben onun şehrinde ki arka sokaklarım,
Yolunun hiç düşmediği.
Çocukluğunun unutulmuş anılarıyım
Hani o ilk kalemi, ilk önlüğü.
Hatırlamakla vakit kaybetmeyeceği.
Attığı adımların iziyim,
Yine sen geçiyorsun içimden,
İşte görmüşüm seni,
Gam yemeyecek modtayım.
Gözlerini görmüşüm,
İşte iki adet sultan, iki adet âyet.
Kaşların hat sanatı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!