Dolmuyor mu tabağın?
Yanmıyor mu ocağın?
Benim güzel kardeşim
Vah vah! Benim bir kap fazla yediğimden,
10 kat fazla ısındığımdandır.
Nikotinle sabahı delerken
Bir karanlıkla daha
Koyun koyuna
Derdin kucağındayım
Bir tasa var belli
Şimdi başlasam yürümeye
Ensende, çiçekli kırlardan
Boynunda tanrıçalara saklansam
Üstüne bir de teninle aklansam
Kim verecek hesabını?
Ben eğilmek istedim biraz
Biraz da güçsüz kalmak
Ben biraz ağlamak istedim
Sınırını belirlemeden ağlamak
Kafanı yukarı kaldırdığında, kasvet göçer
Gök 81 yerinden ışık saçardı
Göz kapakların aralandığında, sevda düşer
Hasret delik aramadan kaçardı
Sen ayaktayken hani o dünya harikaları
Gözlerim gözlerine uzanır,
Göz kapaklarını bir yorgan sanarak
Kaçırma gözlerimin yatağını
Bırak biraz olsun üzerinde dursun
Ellerim ellerine uğranır
Bir sensizliğin kıyısında bir karış uçurumu bilirim
Bir de senli dağlarda kilometrelik kasisleri
Sensiz bedenlerde kaybolup ben bir de seni ararım
Nirvanalarda görülen hazlar taşıyamaz yanağındaki hisleri
Ben sensiz olan ütopyaları karayla karışık görürüm
Sen olabilseydim birinci tekilde,
Personama taç giydirilirdi.
Varlığın daimi, evrenin kıyafeti,
İçinde kaybolmaya yaşamak denirdi
.
Yerinde olsam olamazdım,
Biliyorum sen ürkek, özgür ve
kanatlarının içi sevda dolu bir güvercinsin
Çırp hadi rüzgara tüm asaletini defalarca
bütün kuşlar sana imrensin
Duyuyorum sen coşkun, asi ve
Somut sevdaların habitatında
Sen özneli uzaklara sarıldım
Arşın yedi kat altında
Sen tadan hasretle karıldım
Şatafat dünyası yakınında



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!