Rebi-ül Evvel’in pazartesi gecesi,
Şereflendirdi dünyayı kâinatın efendisi.
Nurundan yaratıldı insanların cümlesi,
Hoş geldin güllerin gülü EFENDİM.
Seninle Âmine Hatun’un evi nurlandı,
Ey bu vatan için şehit düşen yiğitler!
Mangal yürekli, çelik bilekli Mehmetçikler
Kanınız yerde kalacak zannedenler,
Ecel terleri içinde hesap verecekler.
Ardınızdan sevdiklerinize ağıt yaktıranlar,
Samimiyetinde saklı esasen sırrı,
Her daim pozitiftir tavrı.
Yapsa da, bir başka güzeldir edası nazı,
O'nu tanimak ne güzel yazı.
Babacan bir duruşu var aslında,
Gün gelecek gül misali solacak,
Kara toprağa karışacağım.
Bu fani dünyayı terk edip,
Ebedi hayata koşacağım.
İşte o zaman arkamdan ağlamayın,
Seyrek saçlarına aklar düşüyor,
Heybetli Palandöken'in.
Ormandan yoksun zirvesi,
Daha bi dik tutuyor başını şimdilerde.
Çocuklar gibi neşeli bugün,
Galaycı Punarı’ndan gatırlara su çekmesini,
Gamaz Kütüğü’nde lak lak etmesini,
Oracıkta yağlu gayış oynayıp,
İzzet Dayı’dan Dere mahleye kaçmasını özledim!
Teneke elde Ramazanda iftar beklemeyi,
Büyük konuştum bilmeden haddimi,
Viran ettin kale gibi bendimi.
Aşk zindanına hapsettim kendimi,
Benim kınalı serçem.
Tükendiği anda mecalim,
Bir nöbete daha başladım yine,
Gecenin zifiri karanlığı içinde,
Vatanı beklemenin gururu ile
Bir nöbete daha başladım yine.
İster gece ister gündüz her nöbette,
Besmelesiz iş yapmayasın,
Lokmana haram katmayasın,
Ola ki kalp kırmayasın,
Elbiseye bakmayasın oğul.
Kimsesizi üzmeyesin,
İşte bir ayrılık daha…
Derken yine sensizlik mahkûmuyum.
Bomboş duvarlar arasında,
Yokluğunun sarhoşuyum.
Beraberken bile özlerken seni,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!