Ansızın çöküverir sis en koyusundan
Gecenin ayıbını örter her tarafından
Bir ambulans çığlığı yarar geceyi,
İçinde belki sen, belki bir akraban.
Yaşam budur dostum aslında yalnızsın
Ağır ağır çıkacaksın kış gününde yokuşu
Acaba yiyecek verir mi diye içinde bir kuşku
Ya tekme sallarsa seviyormuş gibi yapıp
Sonsuzda Yitmek
Bir tekneye binip gitmek isterdim
Düşkırıklıklarımı ardımda bırakarak
Sonsuzda yitip gitmek isterdim
Sadece geleceğe bakarak
Son yeşil bölgem sendin
Sende kurudun, soldu yaşamım
Ben şimdi sensizlikte
Hangi yeşile sığınacağım
Nasıl son bulacak ömrüm
Şöyle bir Bakıyorum
Maviyi yeniden boyuyorum
Bütün şarkılarımda yeniden
İstanbul'u, seni söylüyorum.
Şöyle bir bakıyorum
Akşam oldu
Tahta iskele yalnız
Kimsesi yok
Suyun şıpırtısından başka
Deniz öpmüştü gitmeden
Onun utanmışlığıdır sudaki kızıllık
Evlenir Menelaos'a gelin gider Truvalı Helen
Sonra gönlü sever, Paris'e kaçar hemen
Truva'ya dönerler, fakat o ne, ufukta gemiler
Tutku masumiyeti esir aldıkça öldürürmüş aşkı
O yüzden miydi gelinliklerin önce kırmızı olması
Beyaz gerçekten o kadar masum muydu ki
Sonraları gelinliklerin beyaza dönmesi
Ya boşanmalarda ne renk olmalı elbiseler
Tutku kalmamış, masumiyet kayıp,
Gün kavuşur ufka
ve bir gemi sessizce alır yol sislere puslara.
Kavuşmanın rengi sarar her yanı.
Dalgalar boğaza UYU der ninni gibi kırışıklarla.
Bir demli çay bardağı kalkar şerefine güneşin.
Kana kana içtim seni denir güne.
Bir kış günüydü buralarda
Saklayıvermiştik güneşi İdriskoruda
Bir ağacın gövdesi ardından seslenmişti
Yarına kadar önüm arkam sağım solum sobe demişti
Aydınlığın kaynağıydı kendince oysa




-
Mehmet Tunabas
Tüm YorumlarSayın H.Başaoğlu; Emin olun bir Biga'lı olarak sizin böyle güzel içten şiirler yazdığınızı bilmiyordum.Profesyonel fotoğrafçılğınız yanında şiir yönünüzüde gördüm,Yüreğinize ve düşüncelerinize sağlık diliyorum.Elimden geldiğince sizi takip etmeye çalışacağım.Sevgi ve saygılarımla hocam...