Hüdai Ülker Şiirleri - Şair Hüdai Ülker

Hüdai Ülker

Ne bu ülkedeki acemi gölgeler tesir eder bana
ne de bir bağırtı düşürür,
dilimin altındaki susam tanesini.
Ellerime bulaşmıştır güneşi,
yağmuru hala ıslatır beni.

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Şimdi,
seni sevmek,
seni yaşamak,
ve sana düğümlenmek,
zamanı.

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Oyalama beni sevda,
sıyrıl saçlarımdan,
güneşimi rahat bırak.

Ben kimseye kuyu kazmam,
kendime de kazdırmam

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Aşkımı di’li geçmişlerle anlatıyorum şimdi,
Geceler gürül gürül aktı ve yalnızlık bastırdı beni,
Görücü usülü sevdalar çabuk yorulur, kimse
Sorumlu değil kar yağan akşamımdan, ıslanmak
Pahasına koşturdum geceler boyu, ıslak yollarda
Resimlerini çiğnedim, kilim sermeyin önüme aşk

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Sokağın bir başında umut tacirleri,
diğer başında keçi sütü ile beslenenler.

Bir dünyadır bu,
gemisini kurtaran kaptandır, kimine göre,
kimine göre, kalleştir o kaptanlar.

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Rıhtımda tozlarından kurtulur hayat,
gururlu kuş bağırtıları gerilmiş yüzlerde yankılanırken,
tuzlu su acı gülümseyişlerle kollarını kaldırır
ve kim ki bir hicran içindeyken söz vermişti vuslata
ona nasip olur gökyüzünün altında martılara dokunmak.

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Gövdemin kargaşalık yükünden kurtulduğu,
gözyaşları kurumuş bir odada,
senden cesaret alarak
Berlin’in sislerini kovdum üzerimden.
Boşluğuma düşen şehir kaçkınları,
yani asker postalı parlatan kara yüzlü insanlar,

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Bağıran bir gökyüzü çöküyor bedenime
çatlayan yokuş, bir denizin çıldırması
hatta taşlara vurması terli ayaklarımın,
biraz dünya vardı aşağılarda,
biraz serbestliği özgeçmişimin
sakallarım bu yokuşlara yakışırdı,

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Özlem dolu yamaçlardan,
Sesleniyorum sana.
Yırtılan boğazımın,
Yoksul sesi,
Ulaşamaz,
Zaptedilen kalelerdeki,

Devamını Oku
Hüdai Ülker

Demode aşkım denk gelmiyordu kasımın yukarılarına, altmışların bilmem hangi yılında zaafımız uyuyordu sanırsın. İki üç kez yuvarlanan devrimlerin gücü kadar rüzgarlarda savrulurdu gözkapaklarım. Bana da uğra sarp gençlik ve alkışlat kendini, kimbilir kaç kez aslolan asıldı ve günlüklerime geç kaldı gençliğim. Yokuşu tırmanırım gene de
geçmiş olmaz arzularım, sonralarım geçer bir bir, geçmiş olmaz arzularım.

Gençlik frenlenir kahkaha kırbaçlanır çığlık denize ulaşır ezilir arzular. Ettiğiyle kalır ergenlik burulur yastıklar karanlıkta bölünür geceler kabahatler bronzlaşır kurtulmak kabil değil. Anlamaz yağmuru üleşmeyen onulmaz çığlıklarla cebelleşir yılları, ekseriya kırgın geçer camdan yağmur damlaları.

Devamını Oku