evimizin avlusunda
her bahar serpilerek
köyü kırmızıyla kuşatan
sevgili kiraz ağacı
üzülme kuruduğun için
bitmedi ki işin
seni yazmayacaktım ki
elinde sıcaklığım kalmışsa üfle / soğusun
silkele kitapları / dökülsün çiçekler
sen artık gözlerimde küçücük bir buğusun
buğulanmış pencerelerde dalgın kirpikler
seni yazmayacaktım ki
nerdesin
hayal tütsümde senin kokun var
ve hayat bir salıncak
ne var bunda alınacak
sevmezsen düşersin
hayat avuçlarımda güz yaprağıydı
tuz mu yağmıştı ne
içimdeki yaşama sevincine
kapandım içime
hiçbir dize şemsiye olamıyordu
sonra eski püskü bir mahalle
lise yolu
yol kenarında bir hurda kamyon
ve kamyonun kasasında titreşen iki çocuktuk
bilmeden
sınıfsal bir aşkın hudutlarını çizerken
saklı tatlımsın dedi
tenhalarda her yanımı sardı
ayrı dünyalardan mı gelmiştik ne
öpüşlerini aynı dünyaya kondurdu
saklı tatlısıyım şimdi
ömrüne istanbul dahilse
yanında bir de kadın vardır
saklı bir kadın
haklı bir aşkı köpürtmek için
kimseye anlatamazsın
eh o zaman yalnızlığınla başa başa kal
sevmedim
sevemedim
oysa okuduğum en uzun dizeydi bacakların
dizlerinde nasıl terledim
bir şey aradım sende
ararken yüreğim nasıl öksüz kaldı nasıl yetim
konuş
sesinle sıvayacağım yalnızlığımı
kenelerine karşı kentlerin
konuş ki köpürsün
ağzıma yuvalanmış sözcükler
sözcükler yılgın ve küf tutmuş
sen otobüse binerken
bir gölge indi aynı anda otobüsten
ve şakağıma dudaklarınla tutturduğun cümle
uçup gitti o gölgeyle beraber
ne kadar saklamak istediysem de var gücümle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!