Hikayem Şiiri - Yorumlar

Leyla Gül Varoglu
126

ŞİİR


40

TAKİPÇİ

Karadeniz'in hırçın mavisinde büyüyen
Gençliğim bakarken pencerenin ardından
Sılasına hasret , gezinirim
Gençliğimin geçtiği şehrin sokaklarında

Hanımeli kokardı eskiden bu sokaklar
Titrek soluk lambalarının ışığında

Tamamını Oku
  • Hayrullah Kocasakal
    Hayrullah Kocasakal 11.02.2009 - 20:13

    Leyla Hanım :) Bu ne güzellik. Kaldırabileceğinin üzerinde bir yükü sırtlamış şiir onu bırak kaldırmışta.. Mükemmeldi. Günlerdir aradığım şiiri buldum. Teşekkür ederim. Yazmak ayrı bir sanat, sanatın gerektirdiğini yüklenmişsiniz. Ne diyeyim yolunuzun tozundan biraz almam lazım sanırım.

    Cevap Yaz
  • Mücella Pakdemir
    Mücella Pakdemir 11.02.2009 - 19:52

    Şu hanımeli kokularında kaldı aklım. Ben de çok özlerim hanımeli sümbül leylak ve gül kokularını. Ürkek serçe yüreğinizi kutluyorum. +10

    Cevap Yaz
  • Talat Semiz
    Talat Semiz 11.02.2009 - 19:38

    İnsan doğduğu, büyüdüğü, çocukluk anılarını yaşadığı toprakların insanıdır. Her insanın yaşam öyküsü çocukluğunun geçtiği yerlerde başlamıştır. Bu öykü bir sevdanın, delice bir tutkunun, tüm yaşam boyu akıldan çıkmayacak, her anılışında taptaze diriliğiyle yeniden yaşanacak, insan yüreğinde derin izleri olan bir öyküdür. İnsan orda doğar, orda sevdalanır ve sever. Yaşam boyu sürer insanın kalbinde bu sonsuz sevginin güçlü bağları.
    İnsan sevgilerinin, anılarının, geçmişinin birikimleriyle yaşamsal bütünlüğü kazanır. Sevdim.. okumak bana haz vedi.. Kutluyor, başarılar diliyorum..

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 11.02.2009 - 19:23

    ..........
    Yıllar sonra burdayım işte
    Mazimin gölgesinde kapında
    Ayrılıklarla yaşanmamışlıklarla
    Firakına düştüğüm yerde
    Küllemiş de söndürememiş geçen zaman
    Gül yangını sevdamı
    Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
    Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
    Artık gitmeliyim
    Kırık dökük anılarım sende kalsın
    Biliyorum
    Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
    Ellerim üşüyor
    Bu şehir sen kokuyor...... ''

    Leyla Gül Varoğlu

    BU ŞİİR DE HÜZÜN VE HASRET KOKUYOR...
    Ne kadar etkileyici ve duygu dolu. Tebrik ederim Leylâ Hanım.

    Ben de baba tarafından Trabzon'luyum. Ama baba memleketini görmek daha nasip olmadı. onun için kanım kaynamış size...
    Selam ve sevgilerimle...Tam puan...Hâlenur Kor

    Cevap Yaz
  • Mahperi Koç
    Mahperi Koç 11.02.2009 - 19:23


    Yıllar sonra burdayım işte
    Mazimin gölgesinde kapında
    Ayrılıklarla yaşanmamışlıklarla
    Firakına düştüğüm yerde
    Küllemiş de söndürememiş geçen zaman
    Gül yangını sevdamı
    Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
    Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
    Artık gitmeliyim
    Kırık dökük anılarım sende kalsın
    Biliyorum
    Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
    Ellerim üşüyor
    Bu şehir sen kokuyor......
    Çok güzel bir şiir okudum.Aşk kokan,hasret kokan buruk bir şiir.Yüreğine ,emeğine sağlık.Selam ve sevgilerimle Mahperi KOÇ

    Cevap Yaz
  • Şerafettin Muş
    Şerafettin Muş 11.02.2009 - 18:40

    Özgürlüğe selam veren dalgalarla
    Karadeniz'in hırçın mavisinde büyüyen
    Çocukluğum bakarken pencerenin ardından
    Sılasına hasret gezginim, gezinirim--SORUMLULUĞU ÖZGÜRLÜK OLAN YÜREĞİN HİKEYESİNİ PAYLAŞMANIN MUTLULUĞUNU PAYLAŞIMA SUNAN YÜREĞİ KUTLUYORUM ÜSTAD ELİNE SAĞLIK SAYGILARIMLA

    Cevap Yaz
  • Nihat Gülle
    Nihat Gülle 11.02.2009 - 18:30



    --Hikayem--

    ı

    Özgürlüğe selam veren dalgalarla
    Karadeniz'in hırçın mavisinde büyüyen
    Çocukluğum bakarken pencerenin ardından
    Sılasına hasret gezginim, gezinirim
    Gençliğimin geçtiği şehrin sokaklarında

    Hanımeli kokardı eskiden bu sokaklar
    Titrek soluk lambalarının ışığında
    Tutkuydu yürekte sevdayı yaşamak
    Radyoda çalan bir aşk şarkısının sesinde
    Buğulu camlara yazılırdı sevdanın ismi
    Gökyüzünden yıldızlar toplanırdı sevgiliye
    Saçlarım savrulurdu hanımeli kokusunda
    Hanımeli kokardı eskiden bu şehir

    Suskun bir matem mi var ne?
    Sesimi arıyorum sesim duyulmuyor
    Kalabalık bir ıssızlık var sokaklarda
    İsimsiz, kimliksiz kalakalıyorum
    Ruhum çırılçıplak dolaşırken
    Yabancı edayla bakıyor
    Tanımıyorlar beni
    Daracık sokaklardaki
    Arnavut taşı kaldırımlarda

    Meçhul,sahipsiz, başıboş gölgelerin
    Gölgesinde nefeslenirken
    Geçmişin kayıp hatıralarında saklı sır
    Yaşanmamış tüm eski anıları yaşatmak istercesine
    Eski bir evin, yıkık avlusunda yaralıyor kalbimi
    Bir şehir kayıyor ayaklarımın altından
    Bir ağıt yükselirken gün yorgunu yüreğimden
    Gözlerime yüzün, şehrime hüzün düşüyor
    Tarifsiz acımı sessizce bölüşen
    Bu yetim ruhlu şehir de,benimle ağlıyor,
    Hüzün yağmurları öpüyor çatlak dudaklarımı
    Solmaya başlayan ayışığı gibi soluk tenimde
    Ellerim soğuyor ellerim üşüyor
    Mazimin gölgesinde bu şehir sen kokuyor......

    ıı
    Ay suskunu gecelerimde
    Penceremin buğusuna adını yazarken
    Ellerim sen kokardı
    Sevdalar büyütürdüm yüreğimde
    Adın ki gönülde saklı
    Ama dilde yasaklıydı

    Kemanına ses olmayı bildiğim
    Rüzgârlar sesimi duyurmamış
    Gönlüne ses verememiştim
    Kaçıncıydı bilmem, durakların birinde
    Gül yangını vedada yanarken avuçlarım
    Çöl üşümüştü yüreğimde
    Yanık bir ezgi gibi
    Kulaklarımda hep o yankı kalmıştı
    Boş duvarlarına çarpıp dönen
    Âvâze sesimin yankısı

    Oysa ki
    Aynı iklimin çocuklarıydık
    Karşı karşıya dururken biz
    Ben çöl ikliminde Leylâ' da olabilirdim
    Yusuf'un kuyusunda ki ışığı arayan Züleyhâ' da
    Sevdaya geçit vermeyen veda sözleri
    Gözlerime kör bir kuyu bırakırken
    Bir yüzük taşıydı yüreğim kaskatı

    Sonrasımı?
    Derin bir sukuttu sonrası.

    İşte bu yüzden
    Hüzünlerimle sarıp sarmalamış
    Bastırıp başını göğsüme
    Uyutmuştum içimde nicedir ağlayan çocuğu
    Ayrılıkları öperken solgun dudaklarım
    Payıma düşen düş kırıklıklarını alıp
    Ölesiye sevdiğimi bilinmesin diye
    Kapamıştım sevdanın eğreti kapılarını

    Yıllar sonra burdayım işte
    Mazimin gölgesinde kapında
    Ayrılıklarla yaşanmamışlıklarla
    Firakına düştüğüm yerde
    Küllemiş de söndürememiş geçen zaman
    Gül yangını sevdamı
    Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
    Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
    Artık gitmeliyim
    Kırık dökük anılarım sende kalsın
    Biliyorum
    Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
    Ellerim üşüyor
    Bu şehir sen kokuyor......



    Leyla Gül Varoğlu

    güzel bir hikayeydi,çocukluk gençlik yıllarımız ah ne de güzeldi geçip gitmeseydi diyoruz ama her yaşın her çağın ayrı bir güzelliği var diye teselli ediyoruz kendimizi kutluyorum leyla hanım on tam puan bu güzel şiire benden selam ve sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Nihat Gülle
    Nihat Gülle 11.02.2009 - 18:29



    --Hikayem--

    ı

    Özgürlüğe selam veren dalgalarla
    Karadeniz'in hırçın mavisinde büyüyen
    Çocukluğum bakarken pencerenin ardından
    Sılasına hasret gezginim, gezinirim
    Gençliğimin geçtiği şehrin sokaklarında

    Hanımeli kokardı eskiden bu sokaklar
    Titrek soluk lambalarının ışığında
    Tutkuydu yürekte sevdayı yaşamak
    Radyoda çalan bir aşk şarkısının sesinde
    Buğulu camlara yazılırdı sevdanın ismi
    Gökyüzünden yıldızlar toplanırdı sevgiliye
    Saçlarım savrulurdu hanımeli kokusunda
    Hanımeli kokardı eskiden bu şehir

    Suskun bir matem mi var ne?
    Sesimi arıyorum sesim duyulmuyor
    Kalabalık bir ıssızlık var sokaklarda
    İsimsiz, kimliksiz kalakalıyorum
    Ruhum çırılçıplak dolaşırken
    Yabancı edayla bakıyor
    Tanımıyorlar beni
    Daracık sokaklardaki
    Arnavut taşı kaldırımlarda

    Meçhul,sahipsiz, başıboş gölgelerin
    Gölgesinde nefeslenirken
    Geçmişin kayıp hatıralarında saklı sır
    Yaşanmamış tüm eski anıları yaşatmak istercesine
    Eski bir evin, yıkık avlusunda yaralıyor kalbimi
    Bir şehir kayıyor ayaklarımın altından
    Bir ağıt yükselirken gün yorgunu yüreğimden
    Gözlerime yüzün, şehrime hüzün düşüyor
    Tarifsiz acımı sessizce bölüşen
    Bu yetim ruhlu şehir de,benimle ağlıyor,
    Hüzün yağmurları öpüyor çatlak dudaklarımı
    Solmaya başlayan ayışığı gibi soluk tenimde
    Ellerim soğuyor ellerim üşüyor
    Mazimin gölgesinde bu şehir sen kokuyor......

    ıı
    Ay suskunu gecelerimde
    Penceremin buğusuna adını yazarken
    Ellerim sen kokardı
    Sevdalar büyütürdüm yüreğimde
    Adın ki gönülde saklı
    Ama dilde yasaklıydı

    Kemanına ses olmayı bildiğim
    Rüzgârlar sesimi duyurmamış
    Gönlüne ses verememiştim
    Kaçıncıydı bilmem, durakların birinde
    Gül yangını vedada yanarken avuçlarım
    Çöl üşümüştü yüreğimde
    Yanık bir ezgi gibi
    Kulaklarımda hep o yankı kalmıştı
    Boş duvarlarına çarpıp dönen
    Âvâze sesimin yankısı

    Oysa ki
    Aynı iklimin çocuklarıydık
    Karşı karşıya dururken biz
    Ben çöl ikliminde Leylâ' da olabilirdim
    Yusuf'un kuyusunda ki ışığı arayan Züleyhâ' da
    Sevdaya geçit vermeyen veda sözleri
    Gözlerime kör bir kuyu bırakırken
    Bir yüzük taşıydı yüreğim kaskatı

    Sonrasımı?
    Derin bir sukuttu sonrası.

    İşte bu yüzden
    Hüzünlerimle sarıp sarmalamış
    Bastırıp başını göğsüme
    Uyutmuştum içimde nicedir ağlayan çocuğu
    Ayrılıkları öperken solgun dudaklarım
    Payıma düşen düş kırıklıklarını alıp
    Ölesiye sevdiğimi bilinmesin diye
    Kapamıştım sevdanın eğreti kapılarını

    Yıllar sonra burdayım işte
    Mazimin gölgesinde kapında
    Ayrılıklarla yaşanmamışlıklarla
    Firakına düştüğüm yerde
    Küllemiş de söndürememiş geçen zaman
    Gül yangını sevdamı
    Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
    Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
    Artık gitmeliyim
    Kırık dökük anılarım sende kalsın
    Biliyorum
    Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
    Ellerim üşüyor
    Bu şehir sen kokuyor......



    Leyla Gül Varoğlu

    güzel bir hikayeydi,çocukluk gençlik yıllarımız ah ne de güzeldi geçip gitmeseydi diyoruz ama her yaşın her çağın ayrı bir güzelliği var diye teselli ediyoruz kendimizi kutluyorum leyla hanım on tam puan bu güzel şiire benden selam ve sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Nihat Gülle
    Nihat Gülle 11.02.2009 - 18:29



    --Hikayem--

    ı

    Özgürlüğe selam veren dalgalarla
    Karadeniz'in hırçın mavisinde büyüyen
    Çocukluğum bakarken pencerenin ardından
    Sılasına hasret gezginim, gezinirim
    Gençliğimin geçtiği şehrin sokaklarında

    Hanımeli kokardı eskiden bu sokaklar
    Titrek soluk lambalarının ışığında
    Tutkuydu yürekte sevdayı yaşamak
    Radyoda çalan bir aşk şarkısının sesinde
    Buğulu camlara yazılırdı sevdanın ismi
    Gökyüzünden yıldızlar toplanırdı sevgiliye
    Saçlarım savrulurdu hanımeli kokusunda
    Hanımeli kokardı eskiden bu şehir

    Suskun bir matem mi var ne?
    Sesimi arıyorum sesim duyulmuyor
    Kalabalık bir ıssızlık var sokaklarda
    İsimsiz, kimliksiz kalakalıyorum
    Ruhum çırılçıplak dolaşırken
    Yabancı edayla bakıyor
    Tanımıyorlar beni
    Daracık sokaklardaki
    Arnavut taşı kaldırımlarda

    Meçhul,sahipsiz, başıboş gölgelerin
    Gölgesinde nefeslenirken
    Geçmişin kayıp hatıralarında saklı sır
    Yaşanmamış tüm eski anıları yaşatmak istercesine
    Eski bir evin, yıkık avlusunda yaralıyor kalbimi
    Bir şehir kayıyor ayaklarımın altından
    Bir ağıt yükselirken gün yorgunu yüreğimden
    Gözlerime yüzün, şehrime hüzün düşüyor
    Tarifsiz acımı sessizce bölüşen
    Bu yetim ruhlu şehir de,benimle ağlıyor,
    Hüzün yağmurları öpüyor çatlak dudaklarımı
    Solmaya başlayan ayışığı gibi soluk tenimde
    Ellerim soğuyor ellerim üşüyor
    Mazimin gölgesinde bu şehir sen kokuyor......

    ıı
    Ay suskunu gecelerimde
    Penceremin buğusuna adını yazarken
    Ellerim sen kokardı
    Sevdalar büyütürdüm yüreğimde
    Adın ki gönülde saklı
    Ama dilde yasaklıydı

    Kemanına ses olmayı bildiğim
    Rüzgârlar sesimi duyurmamış
    Gönlüne ses verememiştim
    Kaçıncıydı bilmem, durakların birinde
    Gül yangını vedada yanarken avuçlarım
    Çöl üşümüştü yüreğimde
    Yanık bir ezgi gibi
    Kulaklarımda hep o yankı kalmıştı
    Boş duvarlarına çarpıp dönen
    Âvâze sesimin yankısı

    Oysa ki
    Aynı iklimin çocuklarıydık
    Karşı karşıya dururken biz
    Ben çöl ikliminde Leylâ' da olabilirdim
    Yusuf'un kuyusunda ki ışığı arayan Züleyhâ' da
    Sevdaya geçit vermeyen veda sözleri
    Gözlerime kör bir kuyu bırakırken
    Bir yüzük taşıydı yüreğim kaskatı

    Sonrasımı?
    Derin bir sukuttu sonrası.

    İşte bu yüzden
    Hüzünlerimle sarıp sarmalamış
    Bastırıp başını göğsüme
    Uyutmuştum içimde nicedir ağlayan çocuğu
    Ayrılıkları öperken solgun dudaklarım
    Payıma düşen düş kırıklıklarını alıp
    Ölesiye sevdiğimi bilinmesin diye
    Kapamıştım sevdanın eğreti kapılarını

    Yıllar sonra burdayım işte
    Mazimin gölgesinde kapında
    Ayrılıklarla yaşanmamışlıklarla
    Firakına düştüğüm yerde
    Küllemiş de söndürememiş geçen zaman
    Gül yangını sevdamı
    Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
    Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
    Artık gitmeliyim
    Kırık dökük anılarım sende kalsın
    Biliyorum
    Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
    Ellerim üşüyor
    Bu şehir sen kokuyor......



    Leyla Gül Varoğlu

    güzel bir hikayeydi,çocukluk gençlik yıllarımız ah ne de güzeldi geçip gitmeseydi diyoruz ama her yaşın her çağın ayrı bir güzelliği var diye teselli ediyoruz kendimizi kutluyorum leyla hanım on tam puan bu güzel şiire benden selam ve sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Nihat Gülle
    Nihat Gülle 11.02.2009 - 18:29



    --Hikayem--

    ı

    Özgürlüğe selam veren dalgalarla
    Karadeniz'in hırçın mavisinde büyüyen
    Çocukluğum bakarken pencerenin ardından
    Sılasına hasret gezginim, gezinirim
    Gençliğimin geçtiği şehrin sokaklarında

    Hanımeli kokardı eskiden bu sokaklar
    Titrek soluk lambalarının ışığında
    Tutkuydu yürekte sevdayı yaşamak
    Radyoda çalan bir aşk şarkısının sesinde
    Buğulu camlara yazılırdı sevdanın ismi
    Gökyüzünden yıldızlar toplanırdı sevgiliye
    Saçlarım savrulurdu hanımeli kokusunda
    Hanımeli kokardı eskiden bu şehir

    Suskun bir matem mi var ne?
    Sesimi arıyorum sesim duyulmuyor
    Kalabalık bir ıssızlık var sokaklarda
    İsimsiz, kimliksiz kalakalıyorum
    Ruhum çırılçıplak dolaşırken
    Yabancı edayla bakıyor
    Tanımıyorlar beni
    Daracık sokaklardaki
    Arnavut taşı kaldırımlarda

    Meçhul,sahipsiz, başıboş gölgelerin
    Gölgesinde nefeslenirken
    Geçmişin kayıp hatıralarında saklı sır
    Yaşanmamış tüm eski anıları yaşatmak istercesine
    Eski bir evin, yıkık avlusunda yaralıyor kalbimi
    Bir şehir kayıyor ayaklarımın altından
    Bir ağıt yükselirken gün yorgunu yüreğimden
    Gözlerime yüzün, şehrime hüzün düşüyor
    Tarifsiz acımı sessizce bölüşen
    Bu yetim ruhlu şehir de,benimle ağlıyor,
    Hüzün yağmurları öpüyor çatlak dudaklarımı
    Solmaya başlayan ayışığı gibi soluk tenimde
    Ellerim soğuyor ellerim üşüyor
    Mazimin gölgesinde bu şehir sen kokuyor......

    ıı
    Ay suskunu gecelerimde
    Penceremin buğusuna adını yazarken
    Ellerim sen kokardı
    Sevdalar büyütürdüm yüreğimde
    Adın ki gönülde saklı
    Ama dilde yasaklıydı

    Kemanına ses olmayı bildiğim
    Rüzgârlar sesimi duyurmamış
    Gönlüne ses verememiştim
    Kaçıncıydı bilmem, durakların birinde
    Gül yangını vedada yanarken avuçlarım
    Çöl üşümüştü yüreğimde
    Yanık bir ezgi gibi
    Kulaklarımda hep o yankı kalmıştı
    Boş duvarlarına çarpıp dönen
    Âvâze sesimin yankısı

    Oysa ki
    Aynı iklimin çocuklarıydık
    Karşı karşıya dururken biz
    Ben çöl ikliminde Leylâ' da olabilirdim
    Yusuf'un kuyusunda ki ışığı arayan Züleyhâ' da
    Sevdaya geçit vermeyen veda sözleri
    Gözlerime kör bir kuyu bırakırken
    Bir yüzük taşıydı yüreğim kaskatı

    Sonrasımı?
    Derin bir sukuttu sonrası.

    İşte bu yüzden
    Hüzünlerimle sarıp sarmalamış
    Bastırıp başını göğsüme
    Uyutmuştum içimde nicedir ağlayan çocuğu
    Ayrılıkları öperken solgun dudaklarım
    Payıma düşen düş kırıklıklarını alıp
    Ölesiye sevdiğimi bilinmesin diye
    Kapamıştım sevdanın eğreti kapılarını

    Yıllar sonra burdayım işte
    Mazimin gölgesinde kapında
    Ayrılıklarla yaşanmamışlıklarla
    Firakına düştüğüm yerde
    Küllemiş de söndürememiş geçen zaman
    Gül yangını sevdamı
    Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
    Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
    Artık gitmeliyim
    Kırık dökük anılarım sende kalsın
    Biliyorum
    Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
    Ellerim üşüyor
    Bu şehir sen kokuyor......



    Leyla Gül Varoğlu

    güzel bir hikayeydi,çocukluk gençlik yıllarımız ah ne de güzeldi geçip gitmeseydi diyoruz ama her yaşın her çağın ayrı bir güzelliği var diye teselli ediyoruz kendimizi kutluyorum leyla hanım on tam puan bu güzel şiire benden selam ve sevgilerimle

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 123 tane yorum bulunmakta