…Ve
Hiçliğin içindeki insanı sordum.
“Ey erenler, gördüklerime nasıl bakayım?”
“Hikmetin sahibine bakar gibi bak ki
Gördüklerinin kerametine eresin,” dediler.
“Dedim, biz ne zaman bizliği bulacağız?”
“Verilenleri hakkıyla yapınca,” dediler.
“Dedim, kendi hatamızı görmeden,
Başkalarının hatasına nasıl yargıç oluruz?”
“Hesabını veremeyecek kadar ileri gitmediğin zaman,
Hâlâ dönecek vaktin var,” dediler.
“Dedim, gözlerime perde inmiş.”
“Güzeli görene kadar bak,
O zaman güzelliği görürsün,” dediler.
“Dedim, susuzum.”
“Dinle, doy.
Kana kana içmek için,
Susan konuşandan daha çok öğrenir,
Dinlemesini bil,” dediler.
“Dedim, Âdemoğlu benliğini nasıl bulur?”
“Kendini bilirse,” dediler.
“Peki benliğini nasıl yener?”
“Haddini bilecek kadar,” dediler.
“Aşık nasıl olur?”
“Aşkı bulmak murattır;
Kemaline erersen,” dediler.
“Dedim, Mevlâ’yı nasıl bulayım?”
“Önce kendini bul,” dediler.
“Verilen mevkinin kıymetini bil,
Makamın peşinde değil;
O makamı verenin peşinde koşan ol,” dediler.
“Hiçliğin içinde, hiç olmuş nefsinin peşinde koşan olma.
Zira en güzelini verenin huzurunda,
Ben ben diye koşan,
Hiçliğin makamında hiç olur.” dediler.
Ve işte
Adem oğlu,
Hiçliğinde bulur varlığını.
25.07.2022
~Gülay Özdemir ~
Kayıt Tarihi : 22.7.2025 09:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yorumsuz:))
Emanettir, sahibine dönene kadar!
Ne kadar sahip çıkabildin
Başkalarına üstünlük taslamadan
Hele hele kalp kırmadan, kul hakkına girmeden,
İşte o zaman senden üstünü yok
Sev, seveni bulduğunca
"Hiçliğinin" farkına vardığınca... Tebrikler Gülay Hanım...
TÜM YORUMLAR (1)