(Şehit düşen bir askerin hikayesi )
televizyonlarda terörle anılan
adı korkuyla yankılanan o şehirdeyim
dağlarda şafak sayarım sanırken
geri hizmette buldum kendimi
bir hafta sonra
yeni elemanıydım artık alay kargosunun
komutanlar, arkadaşlar ne varsa getirirdi
biz paketler, postaya verirdik
sevdim bu işi
askerlik değil, sivil bir hayat gibi
kargo şirketlerine başvururum belki
dönüşte
zor günlerdi ,operasyonlar ardı ardına
sevdiğim bu görev, içimi bir yandan kanatıyordu
sıcak temasta yitip gidenlerin
terekesini ailelerine göndermek
bu yük, en yeni elemana
bana düştü
gömlekleri katlarken elim titredi
pantolonları usulca yerleştirirken içim yandı
tıraş malzemeleri, ayna, çakı
hepsi bir kutuda
sanki sahibinin son nefesi
ayakkabıları boyadım, temizledim
onlar tertipli hatırlansın istedim
gözlerim buğulanırken
dünkü çarşı izninde giyilmiş bir tişört
gözlerimi doldurdu
zamanın durduğu bir saatin
inatla tık tık çalışması
kullanıldıktan sonra atılmamış telefon kartları
hıçkırıklar boğazıma düğümlendi
yüreğim paramparça.
her eşya bir hikaye fısıldadı
sanki sırasını bekliyordu
kimi iki gömlek, bir pantolonla yetinmiş
kiminin cüzdanı ağzına kadar dolu
kimininki bomboş
ayna, jöle, yüz kremi…
dışına özenen bir ruh
şimdi sessiz.
dün şehit düşen bir arkadaşın eşyaları geldi
ağırlığı yüreğime çöktü
kot pantolon, mavi tişört
hikayesini anlatmasın diye acele ettim
değerli tespihi koyarken
fısıldayan anılara kulak tıkadım
dün ağladım
bugün niyetim yoktu
ama gözyaşlarım dinlemedi
siyah poşetin içinden kitaplar çıktı
askere gelirken bunları da getirmiş
okumayı severmiş
yüreği kelimelerle dans edermiş
kitapları usulca kutuya dizdim
bantladım, adresi yapıştırdım
sanki bir parçamı postaladım
öğlen molasında komutan topladı bizi
dağdaki ateş kızışmış
“gönüllü var mı?” dedi
iki arkadaş ve ben
yüreğimiz titreyerek, parmaklar havada
“yarım saat,” dedi komutan
“vedalaşın, hazırlanın.”
arkadaşlar telefonlara koştu
ben dolabıma döndüm
siyah poşete doldurdum ne varsa
kargo bölümüne geldim
kimsecikler yoktu
yalnızdım.
Başkalarına yaptığım gibi
eşyalarımı özenle yerleştirdim
silahla, arkadaşlarla çekilmiş fotoğrafları
atletlerin arasına sıkıştırdım
gözlerim dolarken
“gel tezkere” kartını koymadım
ama zincirli künyemi unutmadım
sanki son bir iz bırakmak için
kutuyu bantlarken elim titredi
birkaç damla gözyaşı düştü
sildiğimle kaldım
yarım saatin bitimine üç dakika kala
kutuyu araç sevk bölümüne bıraktım
son bir kez baktım
annemin bayılışını
babamın sabırla dudak ısırışını
kardeşlerimin kızarmış gözlerini gördüm
yüreğim sıkıştı
sanki onları son kez kucakladım
yanına koştuk komutanın
üç gönüllü, dimdik
ama içimiz titreyerek
“hazır mısın, asker”
“hazırız, komutanım”
sözlerimiz güçlü
yüreğimiz buruktu
redfer
Kayıt Tarihi : 27.7.2025 02:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!